geçmiş zamanın derelerine, gelecek zamanın tepelerine baktım. Mazi, teselli yerine dehşet verdi. İstikbal, benim ve emsalimin ve nesl-i âtiyenin büyük ve karanlık bir kabri suretinde göründü. Hazır günüme baktım: Ölümünde bir hareket-i mezbuhanenin ızdırabını çeken cismimin cenazesini çeken bir tabut suretinde...” denmektedir.
27. Lem’a’da: “Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiye'de aldığım maaştan çoğunu sarfetmiştim. Az bir kısmını hacca gitmek için sakladım. O cüz’î para, iktisad ve kanaat bereketiyle bana kâfi geldi. Yüz suyumu döktürmedi. O mübarek paradan biraz daha var.” deniliyor.
22. Lem’a, mahrem işaretli ve “En has ve hâlis ve sâdık kardeşlerime mahsustur.” kayıtlıdır.
“Birinci İşaret: Sen ehl-i dünyanın dünyasına karışmadığın halde, nedendir ki, onlar senin ahiretine karışıyorlar?
Bu suale cevab verecek Isparta vilâyetinin hükûmeti ve bu vilâyetin milletidir.
İkinci İşaret: Ehl-i dünya tarafından deniyor ki: Sen neden bizden küstün. Hiç müracaat etmeyip sükût ettin. Bizden şiddetli şekva edip, ‘Bana zulmediyorsunuz!’ diyorsun? Halbuki bizim prensibimiz var; bu asrın muktezası olarak hususî düsturlarımız var. Kanunu tatbik eden zalim olmaz. Kabul etmeyen isyan eder. Sen, kâh hocalık, kâh şeyhlik, kâh zahidlik suretiyle teveccüh-ü âmmeyi kazanarak, hükumetin nüfuzu haricinde bir kuvvet, bir makam-ı içtimaî elde etmeye çalıştığın, zâhir hâlin ve eski zamandaki macera-yı hayatının delâletiyle anlaşılıyor. Sosyalizm ve Bolşevizm düsturları daha ziyade işimize yaradığı için kabul ettiğimiz halde, senin vaziyetin bize ağır geliyor.”
Elcevap: Nev-i insanın tenevvüünün en mühim mayesi ve zenbereği; fazilettir. Fazileti kaldırmak; mahiyet-i beşeriyenin tebdiliyle, aklın söndürülmesiyle, kalbin ölmesiyle, ruhun mahvıyla olabilir. Evet, şu hürriyet perdesi altında müdhiş bir istibdadı taşıyan şu asrın gaddar yüzüne çarpılmağa lâyık bir tokat olarak derim: