faaliyet devresine ve müntehasına işaret olunduğu; 1344 (1) tarihinin Risale-i Nur şakirdlerinin mücahede-i maneviye atılmaları tarihine tetabuk ettiği; yine bir ayette, risalet ve nübüvvetin her asırda veraset noktasında nâibleri ve vârisleri ve vekilleri bulunmak kaidesiyle bir mana-yı remzî cihetinden, vazife-i irsiyeti tam yapan Risale-i Nur olduğu; 1351 (2) tarihinin Risale-i Nur’un şimdilik beyanına izinli olmadığı ehemmiyetli bir vazifesinde, bu emr-i Kur’aniye imtisalinin tarihine tam tamına tevafuk ettiği” yazılıyor.
Salâhaddin Çelebi'nin Risale-i Nur’a ait bir istihracından bahsolunuyor. “Ayetin hakiki manası: ‘Su bulamadığımız vakitte, temiz toprakla teyemmüm ediniz’ mana-yı işarîsi: Medrese ve irşadgâhların seddiyle ve ehl-i ilim sarıklarının açılmasıyla manevî susuzluk başladığı hengâmda, Risale-i Nur’un on beş senede kazanılan iman-ı tahkikîyi on beş haftada, belki bazen on beş saatte sarsılmayacak derecede kazandırmasıdır.”
Bir ayetin işaretiyle; “Kadınların çıplak bacak olarak erkeklere karışması, Risale-i Nur’un şiddetli taarruzlar içinde tesettür lehinde kuvvetli mukavemeti zamanına, 1347 (3) tarihine parmak basmıştır. Bu tarihte cazibedar fitne-i nisanın, ehl-i İslâmı içine cezbetmesi, ref’-i tesettürün resmileşmesidir. Risale-i Nur’un tam mücahedesi de aynı tarihe tesadüf eder.” denilmektedir.
Yine Risale-i Nur’un faal bir şakirdi olan Ahmed Nazif'in bir istihracı: “1340 (4) , Risale-i Nur’un zuhuruna tetabuku; 1380 (5) ise, Risale-i Nur’un, küre-i arzın bir siracü’n-nuru olacağına remz-i Kur’anî olduğu; وَدَاعِياً اِلَى اللّٰهِ kelimesinin, Bediüzzaman’ın makamına.. ve sadece وَدَاعِياً kelimesinin, Said ismine tevafuk ettiği.. Risale-i Nur’un makam-ı cifrîsinin 947 ve Risale-i Nur taifesinin devamının da, 1542 (6) ’de nihayete ereceğinin gösterildiği..” yazılıyor.