Altıncı tâifeye sarhoşçasına bir keyf vermek yolunda, o beş taifeyi incitmek, keyfini kaçırmak, tesellilerini kırmak; hamiyet-i milliye mi, yoksa millete düşmanlık mıdır?
Senden soruyorum: Ehl-i imanın, musibetzede ve hastaların menfaati, frenk-meşrebane ve dinsizcesine medeniyet terbiyesinde midir? Masum çocukları muvakkaten güldürecek, terbiye-i medeniye tabir ettiğiniz ve terbiye-i milliye süsü verdiğiniz bu frenk usulü, onları manen boğazlamaktır, vahşiyane bir gadirdir, zulümdür. Türkün hakiki bütün mefahir-i milliyesini taşıyan İslâmiyet milliyetinden çıkmak isteyen adamları, Türk bilmiyoruz; Türk perdesi altına girmiş frenk telâkki ediyoruz!
Ey efendiler! Dünyayı başıma ateş yapsanız, hakikat-ı Kur’an’a feda olan bu baş, size eğilmeyecek.
Ey kardeşlerim! Ehl-i dalâletin dalkavukları, dikkat ediniz, sizi enaniyetle vurmasınlar!” denilmektedir.
Ahmed Feyzi’nin Maidetü’l-Kur’an ve Hazinetu’l-Bürhan eserinin 8. sahifesinde: “1938; eza-yı kâfiraneye senelerden beri sabreden ehl-i imana, sabırlarının mükâfatı..” 9 ile 12. sahifelerde: “1915-1926; ejder-i küfrün şahlanması; ehl-i imanın mücahede ve safa yerlerini temyiz ve tebyin için vaki olmuş bir imtihan-ı rabbanî ve hadd-i tuğyaniyenin azamî derecesiyle icra-yı şenaate başlayan dalâlet-i deccalane muvacehesinde ızdırab-ı şedideye düşen Nur şakirdleri için himaye-i ilâhiyeyi müjdelemektedir.
1928-1930; ümmet-i Muhammediyenin hayatı nokta-i nazarından çok şamil bir tefsiri haiz iki insanı haber vermektedir. Bunlardan biri; mahz-ı mevhibe-i ilâhiye olacak ve kendisine hikmet-i ilâhiye ve hikmet-i Kur’aniye ihsan edilecek. Diğeri de; fitnesi, bu ümmet-i Muhammed’de şeytandan daha eşedd ve müessir bir zalim olacaktır. Filhakika tesir-i dalâletkâranesi şeytandan daha eşedd ve müessir bir tağut-u dalâletin icra-yı şenaat ettiği