İddia makamının Risale-i Nur’a olan hizmetimi bu derece izam etmesine taaccüb etmekteyim. Meselâ: Birçok mektuplarda geçen Sabri ismi bana atfediliyor. Risale-i Nur talebelerinin içinde kimbilir ne kadar Sabriler var! Matbu veya gayr-ı matbu mektupların hangisine imzam mevcud ise, o mektupların muhtevası hakkında daima izahat verebilirim. Bunun haricindeki mektuplara cevap vermeye mecbur değilim. Şu altmış bir yaşıma kadar bir gün bile bir suç için hükûmet kapısına gitmemiş ve otuz beş senedir Konya’daki ticaret hayatımda bir defa olsun belediye cezasına mahkûm olmamışım. Bilumum devletin hayır müesseselerine şu zamana kadar yaptığım yardımların makbuzları mahfuzdur. Bundan uzun uzadıya bahsetmeyi huzurunuzda fuzuli addederim.
Tahkikatın ilk safhasında verdiğim samimi ve mutlak bir hüsn-ü niyet mahsulü olan ifadelerimle, men’-i muhakeme kararıyla üzerimden haksız bu töhmetin kaldırılacağını ümid ediyorum. Fakat maatteessüf, bu beyhude mağduriyet elyevm devam etmektedir.
Bediüzzaman’a alâkadarlığımız, sırf bu yüksek din âliminin ilim ve irfanından istifade maksadıyladır. Bunun haricinde dünyevî hiçbir gaye mevcud değildir. Binaealeyh, iddia makamının ileri sürdüğü yersiz cürüm isnadlarının yüksek adalet ve vukufunuzla red edileceğine emin bulunuyor ve netice hakkımda sâdır olacak beraat kararına huzur-u kalble intizar ediyorum.
Afyon Cezaevinde mevkuf, Konyalı
Sabri Halıcı
***