Efendiler! Dalâlet ve fenalıklar cehaletten gelse, defedilmesi kolaydır. Fakat, fenden, ilimden gelen dalâletin izalesi çok müşkildir.Bu zamanda dalâlet fenden ve ilimden geldiği için, ancak onları izale edecek ve nesl-i âtiden o belâya düşen kısmını kurtaracak ve karşılarında dayanacak Risale-i Nur gibi her cihetle mükemmel bir eser lâzımdır. Risale-i Nur bu kıymette olduğuna delil şudur ki: Yirmi seneden beri, benim şiddetli ve kesretli bulunan muarızlarım ve şiddetli tokatlarını yiyen feylesofların hiçbirisi, Risale-i Nur’a karşı çıkmamış ve cerhedememiş ve karşı çıkamaz. Ve dokuz ay, üç adliye ve merkez-i hükûmet ehl-i vukufu, yüz kitaptan ibaret eczalarında, bizi mesul edecek bir tek madde bulamamalarıdır. Ve binler ehl-i dikkat olan Risale-i Nur şakirdlerine kanaat-ı kat’iye veren işarat-ı Kur’aniye ve ihbarat-ı gaybiye-i Aleviye ve Gavsiye’nin, bu asırda Risale-i Nur’un ehemmiyetine ve makbuliyetine imza basmalarıdır.
Evet, adliyelerin; hukukları muhafaza etmek ve haksızları tecavüzden durdurmak, vazifeleri olmak cihetiyle; Risale-i Nur’un yüz risalesi, yirmi senede, yüzbin adamın saadetlerine hizmet ettiği maddeten sabit olmasıyla beraber; on seneden beri, iki mahkeme ve merkez-i hükûmet ve birkaç vilâyetin zabıtaları ve Denizli mahkemesi münasebetiyle dokuz ay bütün mahrem ve gayr-ı mahrem evraklarımızda ve risalelerde millete ve vatana bir zararlı maddeyi ve mucib-i ceza bir yanlışı görmediğinden, elbette Risale-i Nur’un bu vatanda gayet küllî ve büyük hukuku var. Bu küllî ve çok ehemmiyetli hukuku nazara almayıp, âdi evraklar gibi müsadere ederek, millete ve takviye-i imana muhtaç biçarelere pek büyük bir haksızlığı nazara almamak ve âdi bir adamın cüz’î ve küçük bir hakkını ehemmiyetle nazara almak; adliyenin mahiyetine ve adaletin hakikatına hiçbir cihetle yakışmaz, diye size hatırlatıyorum.
Doktor Duzi'nin vesair zındıkların eserlerine ilişmemek, Risale-i Nur’a ilişmek, gazab-ı ilâhînin celbine vesile olabilir diye korkuyoruz. Cenab-ı Hak size insaf ve merhamet, bize de sabır ve tahammül ihsan eylesin. Âmin...
Gayr-ı resmi, fakat dehşetli tecrid-i mutlakda
SaidNursî
***