tahsis ve tahdid kabul etmez.” Ben nasıl ki, yedi cemiyete mensubum. Zira maksatlarını bir gördüm. Kezalik, o ism-i mübareke intisab ettim. Lâkin tarif ettiğim vechile ki, ben bu tarifi ceridelerde neşretmiştim.Benim tarif ettiğim ve dahil olduğum İttihad-ı Muhammedî'nin tarifi budur ki:
Garb ve şarka ve cenubdan şimale mümted bir silsile-i nuranî ile merbut bir dairedir. Dahil olanlar bu zamanda üç yüz milyondan ziyadedir. Bu ittihadın cihet ve irtibatı, tevhid-i ilâhîdir. Ve peyman ve yemini, imandır. Müntesibleri, “kalûbelâ”dan dahil umum mü’minlerdir. Defter-i esmaları da levh-i mahfuzdur. Bu ittihadın naşir-i efkârı, umum kütüb-ü İslâmiyedir. Ve yevmiye cerideleri de i’lâ-yı kelimetullahı hedef-i maksad eden umum ceraid-i diniye; kulüb ve encümenleri, mesacid ve medaris ve zevayadır. Merkezi de Haremeyn-i Şerifeyn’dir. Böyle cemiyetin reisi, Fahr-ı Âlem’dir. (a.s.m.) Ve mesleği, herkes kendi nefsiyle cihad-ı ekber yani; Ahlâk-ı Ahmediye (a.s.m.) ile tahalluk ve sünnet-i nebeviyeyi ihya ve başkalara da muhabbet ile –eğer ızrarı intac etmezse– nasihat!
Bu ittihadın nizamnamesi, sünnet-i nebeviye; ve kanunnamesi, evamir ve nevahi-i şer’iyedir. Ve kılınçları da, berahin-i katıadır. Zira medenilere galebe çalmak ikna iledir, icbar ile değil. Taharri-i hakikat, muhabbet iledir. Husumet ise, vahşet ve taassuba karşı idi; zaten medeniyet onları tokatlıyor. Hedef ve maksatları da i’lâ-yı kelimetullah’tır.
Şeriat da; yüzde doksan dokuzu ahlâk, ibadet ve fazilete aittir. Yüzde bir nisbetinde siyasete mütealliktir, onu da ulü’l-emirlerimiz düşünsünler. Şimdiki maksadımız, o silsile-i nuranîyi ihtizaza getirmekle, herkesi bir şevk ve