بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
Risale-i Nur’un hukukunu müdafaa etmek için ehemmiyetli bir talebim ve bir ricam var. Risale-i Nur umum âlem-i İslâma taalluk edecek hakaiki câmi olduğundan, muhakkik âlimlerden ve feylesoflardan ehl-i vukuf bir heyet-i ilmiyeyi teşkil edip (gayet mahremler, mahdud bir-iki risale hariç olarak) bütün risalelerimi tedkik için Denizli Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara Ağır Ceza Mahkemesine sevk etmiştir. Bu memlekete maddî ve manevî bereketi ve fevkalâde hizmeti otuz üç âyat-ı Kur’aniyenin işaratıyla ve İmam-ı Ali'nin (r.a.) üç keramet-i gaybiyesiyle ve Gavs-ı Âzam'ın kat’î ihbarıyla tahakkuk etmiş olan Risale-i Nur’a ait dava ve itiraz, cüz’î bir hâdise ve şahsî bir mesele değil ki, ehemmiyet verilmesin. Belki, bu milleti ve bu memleketi ve hükûmeti ciddi alâkadar edecek ve dolayısıyla âlem-i İslâmın nazar-ı dikkatini ehemmiyetli bir surette celb edecek bir küllî hadise hükmünde umumî bir meseledir.
Evet, Risale-i Nur’a perde altında hücum edenler, ecnebi parmağıyla bu vatandaki milletin en büyük kuvveti olan âlem-i İslâmın teveccühünü, muhabbetini ve uhuvvetini kırmak ve nefret verdirmek için siyaseti dinsizliğe âlet ederek, perde altında küfr-ü mutlakı yerleştirenlerdir ki; hükûmeti iğfal ve adliyeyi iki defa şaşırtıp der:
“Risale-i Nur ve şakirdleri dini, siyasete âlet eder. Emniyete zarar ihtimali var.”
Risale-i Nur’un gerçi siyasetle alâkası yoktur. Fakat küfr-ü mutlakı kırdığı için, küfr-ü mutlakın altı olan anarşiliği ve üstü olan istibdad-ı mutlakı esasıyla bozar, reddeder. Emniyeti, asayişi, hürriyeti, adaleti temin ettiğine yüzer hüccetlerden bu müdafaanamesi hükmündeki Meyve Risalesi’ni takdim ediyorum.
Said Nursî
***