icadındaki suhulet-i mutlakayı ifade için, sırf bir emirle işler yaptığını, Kur’an-ı Mu’cizü’l-Beyan ile ferman ediyor.
Hasıl-ı kelâm: Bir kısım ayetler, eşyada, hususan bidayet-i icadında gayet derecede hüsn-ü sanatı ve nihayet derecede kemal-i hikmeti ilân ediyor. Diğer kısmı; eşyada, hususan tekrar icadında ve iadesinde gayet derecede suhulet ve süratini nihayet derecede inkıyad ve külfetsizliğini beyan eder.
ÜÇÜNCÜ ŞUA: Ey haddinden tecavüz etmiş nefs-i pürvesvas! Diyorsun ki:
بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ * مَا مِنْ دَابَّةٍ اِلاَّ هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا
وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ *
gibi ayetler, nihayet derecede kurbiyet-i ilâhiyeyi gösteriyor.
وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
تَعْرُجُ الْمَلٰئِكَةُ وَالرُّوحُ اِلَيْهِ فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ اَلْفَ سَنَةٍ
ve hadisde varid olan “Cenab-ı Hak, yetmiş bin hicab arkasındadır.” 6 Ve mirac gibi hakikatler, nihayet derecede bu’diyetimizi gösteriyor. Şu sırr-ı gâmızı fehme takrib edecek bir izah isterim?
Elcevap: Öyle ise dinle:
Evvela: Birinci Şua’nın ahirinde demiştik: Nasıl ki güneş, kayıdsız nuruyla ve maddesiz aksi cihetiyle; sana, senin ruhun penceresi ve onun