MERHUM HASAN FEYZİ’NİN
RİSALE-İ NUR HAKKINDAKİ MANZUMESİ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
ayetinin veraset-i Ahmediye (a.s.m.) cihetinde mana-yı işarî noktasında bu asırda o rahmeten lil’alemînin bir ayinesi ve hakikat-ı Kur’aniyenin bir hakiki tefsiri olan Risale-i Nur, o küllî rahmetin bir cilvesi, bir numunesi olmasından; hakikat-ı Muhammediyenin (a.s.m.) bir kısım evsafını, mana-yı mecazî ile cüz’î bir vârisine verilebilir diye bu parlak kasideye ilişmedim. Yalnız hakikat-ı Ahmediye (a.s.m.) ile ayinesinin farkına işareten bazı kelimeler ilave edildi.
Said Nursî
Huzur bulur bu gün seninle âlem
Ey bu asırda rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur.
Sürur bulur bugün seninle âdem
Ey bir rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Bu hasta gönüller çoktan perişan,
Varsa sende eğer Lokman’dan nişan,
Bir şifa sun, gel ey mahbub-u zîşan
Ey cilve-i rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!
Gelmez mi sonu bu uzun hecenin,
Geçmez mi gâmı bu yaslı gecenin,
Zari arttı, sabrı bitti nicenin
Ey cilve-i rahmet-i âlem Risaletü’n-Nur!