Kitaplar
Tılsımlar Mecmuası

وَتَحَنُّنِهِ بِجَمَالٍ وَكَمَالٍ، وَلمَعَاتُ وَتَجَلِّيَاتُ جَمَالِهِ وَكَمَالِهِ بِشَهَادَاتِ تَفَانِيَةِ الْمَرَايَا، وَسَيَّالِيَةِ الْمَظَاهِرِ مَعَ بَقَۤاءِ الْجَمَالِ الْمُجَرَّدِ السَّرْمَدِىِّ الدَّۤائِمِ التَّجَلِّى، وَالظُّهُورِ عَلٰى مَرِّ الْفُصُولِ وَالْعُصُورِ وَالدُّهُورِ، وَدَۤائِمِ اْلاِنْعَامِ عَلٰى مَرِّ اْلاَنَامِ وَاْلاَيَّامِ وَاْلاَعْوَامِ     نَعَمْ فَاْلاَثَرُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ ذَا عَقْلٍ عَلَى الْفِعْلِ الْمُكَمَّلِ، ثُمَّ الْفِعْلُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ ذَا فَهْمٍ عَلَى اْلاِسْمِ الْمُكَمَّلِ، ثُمَّ اْلاِسْمُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ بِالْبَدَاهَةِ عَلَى الْوَصْفِ الْمُكَمَّلِ، ثُمَّ الْوَصْفُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ بِالضَّرُورَةِ عَلَى الشَّأْنِ الْمُكَمَّلِ، ثُمَّ الشَّأْنُ الْمُكَمَّلُ يَدُلُّ بِالْيَقِينِ عَلٰى كَمَالِ الذَّاتِ بِمَا يَلِيقُ بِالذَّاتِ وَهُوَ الْحَقُّ الْيَقِينِ

     نَعَمْ تَفَانِى الْمِرْاٰةِ، زَوَالُ الْمَوْجُودَاتِ مَعَ التَّجَلِّى الدَّۤائِمِ مَعَ الْفَيْضِ الْمُلاَزِمِ، مِنْ اَظْهَرِ الظَّوَاهِرِ، اَنَّ الْجَمَالَ الظَّاهِرَ لَيْسَ مُلْكُ الْمَظَاهِرِ، مِنْ اَفْصَحِ تِبْيَانٍ، مِنْ اَوْضَحِ بُرْهَانٍ لِلْجَمَالِ الْمُجَرَّدِ ِللْاِحْسَانِ الْمُجَدَّدِ لِلْوَاجِبِ الْوُجُودِ، لِلْبَاقِى الْوَدُودِ  

   اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ مِنَ اْلاَزَلِ اِلَى اْلاَبَدِ عَدَدَ مَا فِى عِلْمِ اللهِ وَعَلٰۤى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ وَسَلِّمْ 

                                    

   Allah en büyüktür. Çünkü O öyle bir Kadîr, Alîm, Hakîm, Kerîm, Rahîm, Cemîl olan Nakkaş-ı Ezelîdir ki, küll ve cüz olarak bu kâinatın sahifelerinin ve tabakalarının hakikatı; varlık ve ebedilik itibariyle bu mevcudatın hakikatı ancak Onun kaza ve kader, tanzim ve takdir kaleminin ilim ve hikmetle çizilmiş çizgileri; ilim ve hikmetinin pergeliyle sanat ve inayetle tasvir ve tedbir edilmiş nakışları; Onun sanat ve inayetinin lütuf ve keremiyle yed-i beyzasının tezyinatı, tenvir ve tezyini; rahmet ve nimetiyle ortaya koyup, kendini tanıttırmasının, sevdirmesinin, ikram ve lütfunun letaifinin çiçekleri; onun cemal ve kemal ile rahmet ve nimetinin, içten sevgi ve merhametinin coşkun feyzinden ortaya çıkmış olan semereleri; ve ayinelerin faniliği, mazharların akıp gitmesiyle beraber, onlarda tecelli eden soyut ve ebedi güzellik baki kalarak, mevsimler, asırlar ve çağlar geçmesiyle; gelip geçen mahlukat, günler ve yıllar boyunca nimetinin devam etmesinin şehadet etmesiyle cemal ve kemalinin tecelli eden lem’alarından başkası değildir.

   Evet mükemmel olan eser, akıl sahipleri için mükemmel olan fiile; sonra mükemmel olan fiil, anlayış sahipleri için ismin mükemmel olmasına delâlet eder. Hem sonra ismin mükemmel olması, açık bir şekilde mükemmel bir sıfata; sıfatın mükemmelliği ise kaçınılmaz olarak mükemmel bir şe’ne; sonra o şe’n de yaşanmışcasına bir kesinlikle ve o zata lâyık olacak bir şekilde onun kemaline işaret eder. Evet, ayinelerin faniliği ve mevcudatın geçip gitmesiyle beraber tecellilerin ve feyizlerin devam etmesi; bütün görünen güzelliklerin, mazharların mülkü olmadığına en açık bir delildir. Bu, Vacibü’l-Vücudun ve Baki-i Vedudun, mücerred güzelliğinin, durmadan tazelenen ihsanlarının en açık bir bürhanıdır.

   Allahım! Efendimiz Muhammed’e, onun âl ve ashabına, ezelden ebede kadar ilmindeki mevcudat sayısınca salât ve selâm eyle.

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279
Fihrist
Lügat