ibadetlerine müdahale edip zabitlik ve müşahitlik derecesine çıksın da sonra kabre gidip, rahatla yatsın ve uyandırılmasın, küçük büyük her amellerinden sual edilmesin, mahşere gidip mahkeme-i kübrayı görmesin? Hayır ve asla!..
Hem, bütün gelecek zamanda olan (Haşiye) mümkinata kadir olduğuna, bütün geçmiş zamandaki mucizat-ı kudreti olan vukuatı şehadet eden ve kıyamet ve haşre pek benzeyen kış ile baharı her vakit bilmüşahede icad eden bir Kadîr-i Zülcelâlden, insan nasıl ademe gidip kaçabilir, toprağa girip saklanabilir? Madem bu dünyada ona lâyık muhasebe görülüp, hüküm verilmiyor. Elbette, bir mahkeme-i kübra, bir saadet-i uzmâya gidecektir.