Salisen: Velâdet-i Ahmediye (a.s.m.) gecesinde Kâbe’deki sanemlerin sukutuyla, Kisra-i Faris’in saray-ı meşhuresi olan eyvanı inşikak etmesi gibi, irhasat denilen yüzer harikalar, tarihçe meşhurdur. -1-
Rabian: Bir orduya parmağından gelen suyu içirmesi -2- ve câmide, bir cemaat-i azimenin huzurunda, kuru direğin, minberin naklinden dolayı mufarakat-i Ahmediyeden (a.s.m.) deve gibi enîn ederek ağlaması -3- , وَ انْشَقَّ الْقَمَرُ nassı ile, şakk-ı kamer gibi, muhakkiklerin tahkikatıyla bine baliğ olan mucizatıyla serfiraz olduğunu tarih ve siyer gösteriyor.
Hamisen: Dost ve düşmanın ittifakıyla ahlâk-ı hasenenin, şahsında en yüksek derecede; ve bütün muamelâtının şehadetiyle secayâ-yı sâmiye, vazifesinde ve tebligatında en âlî bir derecede; ve din-i İslâmdaki mehasin-i ahlâkın şehadetiyle, şeriatında en âlî hısâl-i hamîde, en mükemmel derecede bulunduğuna ehl-i insaf ve dikkat tereddüt etmez.
Sadisen: Onuncu Sözün İkinci İşaretinde işaret edildiği gibi, ulûhiyet, mukteza-yı hikmet olarak tezahür istemesine mukabil, en azamî bir derecede, zat-ı Ahmediye (a.s.m.), dinindeki azamî ubudiyetle en parlak bir derecede göstermiştir.
Hem Hâlik-ı âlemin nihayet kemaldeki cemalini bir vasıta ile mukteza-yı hikmet ve hakikat olarak göstermek istemesine mukabil, en güzel bir surette gösterici ve tarif edici, bilbedahe yine o zattır.
Hem Sâni-i âlemin nihayet cemalde olan kemal-i sanatı üzerine