Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm dua etmiş: اَللّٰهُمَّ اَجِبْ دَعْوَتَهُ demiş. Sa’d’ın duasının kabulü için dua etmiş. O asırda Sa’d’ın bedduasından herkes korkuyordu. Duasının kabulü de şöhret buldu. -1-
Hem meşhur Ebu Katâde’ye ferman etmiş: اَفْلَحَ اللّٰهُ وَجْهَكَ اَللّٰهُمَّ بَارِكْ لَهُ فٖى شَعْرِهِ وَ بَشَرِهِ diye, genç kalmasına dua etmiş. Ebu Katâde yetmiş yaşında vefat ettiği vakit, on beş yaşında bir genç gibi olduğu, nakl-i sahih ile şöhret bulmuş. -2-
Hem meşhur şair Nâbiğa' * nın kıssa-i meşhuresidir ki, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın yanında bir şiirini okumuş. Şu fıkra: بَلَغْنَا السَّمَٓاءَ مَجْدُنَا وَسَنَائُنَا ۞ وَ اِنَّا نُرٖيدُ فَوْقَ ذٰلِكَ مَظْهَرًا
Yani, “Şerefimiz göğe çıktı; biz daha üstüne çıkmak istiyoruz.” Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, mülâtafe suretinde ferman etti: اِلٰى اَيْنَ يَا اَبَا لَيْلَا؟ Dedi: اِلَى الْجَنَّةِ يَا رَسُولَ اللّٰهِ Yani, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm, lâtife olarak dedi: “Gökten öbür tarafa nereyi istiyorsun ki, şiirinde orayı niyet ediyorsun?” Nâbiğa dedi: “Göklerin fevkinde Cennete gitmek istiyoruz.” Sonra bir mânidar şiirini daha okudu. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm dua etti: لَا يَفْضُضِ اللّٰهُ فَاكَ Yani, “Senin ağzın bozulmasın.” İşte, o dua-yı Nebevînin bereketiyle, o Nâbiğa, yüz yirmi yaşında bir dişi noksan olmadı. Hatta bazı bir dişi düştüğü vakit, yerine bir daha geliyordu. -3- Hem, nakl-i sahih ile, İmam-ı Ali için dua etmiş ki: اَللّٰهُمَّ اكْفِهِ الْحَرَّ وَالْقَرَّ Yani, “Yâ Rab, soğuk ve sıcağın zahmetini ona gösterme.”