İkinci Misâl: Allâme-i Mağrib Kadı Iyaz, Şifâ-i Şerif’te, ulvî bir senetle, doğru ve sağlam bir an’ane ile, Hazret-i Abdullah ibn-i Ömer’den haber veriyor ki:
Bir seferde Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın yanına bir bedevî geldi. Ferman etti: اَيْنَ تُرٖيدُ “Nereye gidiyorsun?”
Bedevî dedi: “Ehlime.”
Ferman etti: هَلْ لَكَ اِلٰى خَيْرٍ مِنْ ذٰلِكَ “Ondan daha iyi bir hayır istemiyor musun?” Bedevî dedi: “Nedir?”
Ferman etti: اَنْ تَشْهَدَ اَنْ لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَحْدَهُ لَا شَرٖيكَ لَهُ وَاَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
Bedevî dedi: “Bu şehadete şahit nedir?” Ferman etti: هٰذِهِ الشَّجَرَةُ السَّمُرَةُ “Vadi kenarındaki ağaç şahit olacak.” İbn-i Ömer der ki: O ağaç yerinden sallanarak çıktı, yeri şak etti, geldi, tâ Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın yanına. Üç defa Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm o ağacı istişhad etti, ağaç da sıdkına şehadet etti. Emretti, yine yerine gidip yerleşti. -1-
Hazret-i Büreyde ibn-i Hasibi’l-Eslemî tarikinde, nakl-i sahih ile, Büreyde dedi ki: Biz Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın yanında iken, bir seferde bir A’rabî geldi. Bir ayet, yani bir mucize istedi. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etti: قُلْ لِتِلْكَ الشَّجَرَةِ رَسُولُ اللّٰهِ يَدْعُوكِ
Bir ağaca işaret etti. Ağaç, sağa ve sola meylederek köklerini yerden çıkarıp huzur-u Nebevîye geldi, اَلسَّلَامُ عَلَيْكَ يَا رَسُولَ اللّٰهِ dedi. Sonra A’rabî dedi: