Meselâ: Başta قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ cümlesi, 1352 veya 1354 -1- tarihine hesab-ı ebcedî ve cifriyle tevafuk edip nev-i beşerde en geniş hırs ve hasedle ve Birinci Harbin sebebiyle vukua gelmeye hazırlanan İkinci Harb-i Umumiye işaret eder. Ve ümmet-i Muhammediyeye (a.s.m.) manen der: “Bu harbe girmeyiniz ve Rabbinize iltica ediniz.” Ve bir mana-yı remziyle, Kur’an’ın hizmetkârlarından olan Risale-i Nur şakirdlerine hususî bir iltifat ile onların Eskişehir hapsinden, dehşetli bir şerden ayni tarihiyle kurtulmalarına ve haklarındaki imha planının akim bırakılmasına remzen haber verir; manen, “İstiaze ediniz.” emreder gibi bir remz verir.
Hem meselâ: مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ cümlesi —şedde sayılmaz— 1361 -2- ederek bu emsalsiz harbin merhametsiz ve zalimane tahribatına rumî ve hicrî tarihiyle parmak bastığı gibi; aynı zamanda bütün kuvvetleriyle Kur’an’ın hizmetine çalışan Nur şakirdlerinin geniş bir imha planından ve elîm ve dehşetli bir belâdan ve Denizli hapsinden kurtulmalarına tevafukla, bir mana-yı remzî ile onlara da bakar: “Halk’ın şerrinden kendinizi koruyunuz.” gizli bir îma ile der.
Hem meselâ: اَلنَّفَّاثَاتِ فِى الْعُقَدِ cümlesi —şeddeler sayılmaz— 1328, -3- eğer şeddedeki lâm sayılsa 1358 -4- adediyle bu umumî harpleri yapan ecnebî gaddarların, hırs ve hased ile bizdeki hürriyet inkılâbının Kur’an lehindeki neticelerini bozmak fikri ile tebeddül-ü saltanat ve Balkan ve İtalyan harbleri ve Birinci Harb-i Umumînin patlamasıyla maddî ve manevî şerlerini, siyasî diplomatların, radyo diliyle herkesin kafalarına sihirbaz ve zehirli üflemeleriyle ve mukadderat-ı beşerin düğme ve ukdelerine gizli planlarını telkin etmeleriyle bin senelik medeniyet terakkiyatını