Dördüncü: لَمْ يَلِدْ ’dir. Bir tevhid-i celâlî müstetirdir;
enva-ı şirki reddeder, küfrü keser bîiştibah.
Yani tagayyür, ya tenasül, ya tecezzi eden
elbet ne Hâlik’dır, ne Kayyûm’dur, ne İlâh.
Veled fikri, tevellüd küfrünü لَمْ reddeder, birden keser atar.
Şu şirktendir ki, olmuştur beşer ekserisi gümrah.
Ki, İsa (a.s.), ya Üzeyr'in (a.s.), ya melâik,
ya ukûlün tevellüd şirki meydan alıyor nev-i beşerde gâh be-gâh.
Beşincisi: وَلَمْ يُولَدْ
Bir tevhid-i sermedî işareti şöyledir:
Vacib, kadîm, ezelî olmazsa, olmaz ilâh.
Yani: Yâ müddeten hâdis ise, ya maddeden tevellüd,
ya bir asıldan münfasıl olsa, elbette olmaz şu kâinata penah.
Esbab-perestî, nücum-perestlik, sanem-perestî,
tabiat-perestlik şirkin birer nev’idir, dalâlette birer çâh.
Altıncı: وَلَمْ يَكُنْ
Bir tevhid-i câmi’dir. Ne zatında nazîri,
ne ef’alinde şerîki, ne sıfatında şebîhi, لَمْ lâfzına nazargâh.