O Kur’an-ı Azîmüşşan nasıl bir bahr-ı tevhiddir. Bir tek katre
misal için bir tek sûre, fakat kısa bir tek remzi nihayetsiz rumuzundan.
Bütün enva-ı şirki reddeder, hem de yedi enva-ı tevhidi eder isbat.
Üçü menfi, üçü müsbet şu altı cümlede birden:
Birinci cümle: قُلْ هُوَ karinesiz işarettir.
Demek ıtlakla tayindir.
O tayinde taayyün var." Ey Lâ Hüve İllâ Hû " اىْ ﻻَ هُوَ اِلَّا هُوَ
Şu tevhid-i şuhuda bir işarettir.
Hakikat-bîn nazar tevhide müstağrak olursa der ki: " Lâ Meşhude İllâ Hû " ﻻَ مَشْهُودَ اِلَّا هُوَ
İkinci cümle: اَللّٰهُ اَحَدٌ ’dir ki, tevhid-i ulûhiyete tasrihtir.
Hakikat, hak lisanı der ki: " Lâ Mabude İllâ Hû " ﻻَ مَعْبُودَ اِلَّا هُوَ
Üçüncü cümle: اَللّٰهُ الصَّمَدُ ’dir. İki cevher-i tevhide sadeftir.
Birinci dürrü: Tevhid-i rububiyet. Evet nizam-ı kevn lisanı der ki:" Lâ Hâlıka İllâ Hû " ﻻَ خاَلِقَ اِلَّا هُوَ
İkinci dürrü: Tevhid-i kayyûmiyet. Evet seraser kâinatta,
vücud ve hem bekâda, müessire ihtiyaç lisanı der ki: " Lâ Kayyume İllâ Hû " ﻻَ قَىُّومَ اِلَّا هُوَ