Âlemü’l-guyûb lisanı, şehadet âlemiyle konuşuyor erkânı,
rumuz ile beyanı, hedef nev-i insanî, i’cazın bir lem’a-i nuranî...
Üçüncü menba ise: Beş cihetle harika bir câmiiyet vardır.
Lâfzında, manasında, ahkâmda, hem ilminde, makasıdın mizanı.
Lâfzı tazammun eder pek vasi’ ihtimalât, hem vücuh-u kesire ki,
her biri nazar-ı belâgatta müstahsen,
Arabiyece sahih, sırr-ı teşriî lâyık görüyor ânı.
Manasında: Meşarib-i evliya, ezvak-ı ârifini, mezahib-i salikîn,
turuk-u mütekellimîn, menahic-i hükema;
o i’caz-ı beyanî birden ihata etmiş, hem de tazammun etmiş.
Delâletinde vüs’at, manasında genişlik.
Bu pencere ile baksan, görürsün ne geniştir meydanı.
Ahkâmdaki istiab: Şu harika şeriat ondan olmuş istinbat,
saadet-i dâreynin bütün desatirini, bütün esbab-ı emni,
içtimaî hayatın bütün revabıtını, vesail-i terbiye,
hakaik-ı ahvali birden tazammun etmiş onun tarz-ı beyanı.
İlmindeki istiğrak: Hem ulûm-u kevniye, hem ulûm-u ilâhî,
onda meratib-i delâlât, rumuz ile işarat,
sûreler surlarında cem etmiştir cinanı.
Makasıd ve gâyâtta: Muvazenet, ıttırad, fıtrat desatirine mutabakat,