Îcaz İle Beyan İ’caz-ı Kur’an!
Bir zaman rüyada gördüm ki: Ağrı Dağı altındayım.
Birden o dağ patladı, dağ gibi taşları âleme dağıttı, sarstı cihanı.
Füc’eten bir adam yanımda peyda oldu. Dedi ki: Îcaz ile beyan et,
icmal ile îcaz et, bildiğin enva-ı i’caz-ı Kur’an’ı!
Daha rüyada iken tabirini düşündüm, dedim:
Şuradaki infilâk, beşerde bir inkılâba misal.
İnkılâbda ise elbet hüda-yı Furkanî her tarafta yükselip
hem de hâkim olacak. İ’cazının beyanı zamanı da gelecek.
O sâile cevaben dedim: İ’caz-ı Kur’anî, yedi menabi-i külliyeden tecelli,
hem yedi anâsırdan terekküb eder.
Birinci menba: Lâfzın fesahatından selâset-i lisanı;
nazmın cezaletinden, mana belâgatından, mefhumların bedaatından,
mazmunların beraatından, üslûbların garabetinden
birden tevellüd eden barika-i beyanı.
Onlarla oldu mümtezic, mizac-ı i’cazında acib bir nakş-ı beyan,
garib bir sanat-ı lisanî. Tekrarı hiçbir zaman usandırmaz insanı.
İkinci unsur ise: Umûr-u kevniyede gaybî olan esasat;
ilâhî hakaikten, gaybî olan esrardan, gaybî-yi âsumanî, mazide kaybolan
gaybî olan umurdan, müstakbelde müstetir kalmış olan ahvalden
birden tazammun eden bir ilmü’l-guyub hızanı.