olduğunu kıyas edebilirsin. Ve ümmet-i Muhammediye (a.s.m.) bütün namazlarında Fatiha okumasının hikmetini fehmet.
اَللّٰهُمَّ بِحُرْمَةِ الْفَاتِحَةِ اجْعَلْ فَاتِحَةَ اَعْمَالِنَا مِفْتَاحَ الْفَاتِحَةِ وَ اجْعَلْ خَاتِمَةَ اُمُورِنَا فَاتِحَةَ الْفَاتِحَةِ اَعْنِى اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Rumuzat-ı Semaniye’yi yazdığım zaman hem çok acele telif edilmiş, hem de benim eski mahfuzatıma itimad ederek takribi iki mikyas yaptım. Onun ile, hem eski ulemanın hesaplarına binaen hurufat-ı Kur’aniye’nin i’caz cihetinde esrarını yazdım. Sonra da meşhur el-Kamusu’l-Muhit sahibi Mecdüddîn Firuzâbâdî’nin “el-Mikyas” namındaki tefsir-i meşhuru ve makbulü, hurufat ve kelimat-ı Kur’aniye’ye dair beyanatına baktık, yüzde doksanı bizim hesabımıza tevafuk etmiş. Yalnız beş-on yerinde muhalefet gördük. Sonra tahkikî bir hesap yaptık, bizimki doğru, onunki matbaaların sehvi olduğu tahakkuk etti. Madem böyle azim yekûnlardaki tevafuklara küçük küsuratlar ve küçük farklar zarar vermez, diye; daha tam tamına tahkikî bir tarzda bütün Kur’an’ı bütün hurufatıyla ve kelâm ve kelimatıyla hesap etmeye ve letaif-i i’caziyeyi onunla tam takviye etmeye vakit bulamadım. Zalimler bana vakit bırakmadılar. Ben de o takribî mikyaslarımla ve mahfuzatımla ve eski alimlerin hesaplarına ve Kenzü’l-Arş duasındaki adedlerine iktifa eyledim.