maden-i sıddıkıyetinden teselsül eden kafile-i sıddıkîn ve hulefa-i selâsenin şehadet mertebesiyle merbut bulunan kafile-i şüheda,
وَ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَ عَمِلُوا الصَّالِحَاتِ sırrıyla bağlanan cemaat-i sâlihîn ve قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُونٖى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ sırrını imtisal eden ve sahabelerin ve hulefa-i raşidînin refakatinde giden esnaf-ı tabiîni ihbar-ı gaybî nev’inden gösterdiği gibi, وَالصِّدّٖيقٖينَ kelimesiyle, mana-yı işarî cihetinde, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmdan sonra makamına geçecek ve halifesi olacak ve ümmetçe “Sıddık” ünvanıyla şöhret bulacak ve sıddıkîn kafilesinin reisi olacak Hazret-i Ebûbekri’s-Sıddık’ı ihbar ediyor. وَالشُّهَدَاءِ kelimesiyle, hulefa-i raşidînden üçünün şehadetini haber veriyor. Ve Sıddık’tan sonra üç şehid halife olacaklar. Çünkü وَالشُّهَدَاءِ cem’dir. Cem’in ekalli üçtür. Demek Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali (radıyallahu anhüm) Sıddık’tan sonra riyaset-i İslâmiyete geçecekler ve şehid olacaklar. Aynı haber-i gaybî vuku bulmuştur.
Hem وَالصَّالِحٖينَ kaydıyla, Ehl-i Suffe gibi taat ve ibadette Tevrat’ın senasına mazhar olmuş ehl-i salâhat ve takva ve ibadet, istikbalde kesretle bulunacağını ihbar etmekle beraber, وَ حَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَفٖيقًا cümlesi, sahabeye ilim ve amelde refakat ve tebaiyet eden tabiîn'lerin tebaiyetini