olacaklarını, fazilet-i şehadetleri de sair fezaillerine ilâve edileceğini işaret ve gaybî bir surette ifade ediyor.
وَالصَّالِحٖينَ kelimesiyle Ashab-ı Suffe, Bedir, Rıdvan gibi mümtaz zevata işaret ederek, وَ حَسُنَ اُولٰٓئِكَ رَفٖيقًا cümlesiyle, mana-yı sarihiyle onların ittibaına teşvik ve tabiînlerdeki tebaiyeti çok müşerref ve güzel göstermekle, mana-yı işarîsiyle hulefa-i erbaanın beşincisi olarak ve اِنَّ الْخِلَافَةَ بَعْدٖى ثَلَاثُونَ سَنَةً hadis-i şerifin hükmünü tasdik ettiren, müddet-i hilâfeti, azlığıyla beraber kıymetini azim göstermek için o mana-yı işarîsiyle Hazret-i Hasan radıyallahu anhı gösterir.
Elhasıl, Sûre-i Feth’in ahirki ayeti hulefa-i erbaaya baktığı gibi, bu ayet dahi, teyiden, ihbar-ı gayb nev’inden onların istikbaldeki vaziyetlerine kısmen işaret suretiyle bakar. İşte, Kur’an’ın enva-ı i’cazından olan ihbar-ı gayb nev’inin lemeat-ı i’caziyesi ayat-ı Kur’aniyede o kadar çoktur ki, hasra gelmez. Ehl-i zahirin kırk-elli ayete hasretmeleri, nazar-ı zahirî iledir. Hakikatte ise binden geçer. Bazen bir ayette dört-beş vecihle ihbar-ı gaybî bulunur.
رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَسٖينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا
سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلٖيمُ الْحَكٖيمُ