[Risale-i Nur’un bütün eczalarını, iki sene hem Denizli, hem Ankara mahkemeleri ve ehl-i vukufu, tedkikten sonra hem beraetimize, hem umum Risale-i Nur eczalarını bana teslime müttefikan karar vermelerine binaen, bana verilen Risale-i Nur’dan Zülfikar-ı Mucizat mecmuasıdır.]
بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
وَ اِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ
السَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهأبَدَاًدَاأمً
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvela: Madem Risale-i Nur makine ile taammüm etmeğe başlamış ve madem felsefe ve hikmet-i cedideyi okuyan mektepliler ve muallimler çoklukla Risale-i Nur’a yapışıyorlar. Elbette bir hakikatı beyan etmek lazım geliyor. Şöyle ki:
Risale-i Nur’un şiddetle tokat vurduğu ve hücum ettiği felsefe ise, mutlak değildir; belki muzır kısmınadır. Çünkü, felsefenin hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye ve ahlak ve kemalât-ı insaniyeye ve sanatın terakkiyatına hizmet eden felsefe ve hikmet kısmı ise, Kur’an ile barışıktır. Belki Kur’an’ın hikmetine hâdimdir, muaraza edemez. Bu kısma Risale-i Nur ilişmiyor.
İkinci kısım felsefe ise; dalalete ve ilhada ve tabiat bataklığına düşürmeğe vesile olduğu gibi, sefahet ve lehviyat ile gaflet ve dalâleti netice verdiğinden ve sihir gibi harikalarıyla Kur’an’ın mu’cizekâr hakikatleriyle