وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ كَلِمَاتِ الْقُرْاٰنِ وَحُرُوفَاتِهَا
Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim ve hizmet-i Kur’aniyede
kuvvetli, faal, sebatkâr arkadaşlarım,
Bugünlerde benimle altı adam, başta Marangoz Ahmed, ahirinde ben, manevî ihtara binaen birer meseleye medar olmuşuz.
Birincisi: Faal, cidden çalışkan, Risale-i Nur ve Medrese-i Nuriye talebelerinden Marangoz Ahmed’in mektubunda, “Eşref namında on yaşında bir masum çocuğun köyünü, malını terk edip, iki gün mesafeden gelip, hiç yazı yazmadığı halde, on gün zarfında Risale-i Nur’u yazmaya muvaffak olması, Risale-i Nur’un bir kerameti olduğu gibi, Medrese-i Nuriyenin de harika bir çiçeğidir” deniliyor.
Evet, biz de deriz ki: Maddî bir kışta, güzel çiçeklerin açılması bir harika-i kudret olduğu gibi, bu asrın manevî ve dehşetli kışında, Sava karyesinin, yani Sava şeceresi bin güzel çiçekler ve Cennet meyveleri açması ve Isparta memleket bahçesi, binler gül-ü Muhammedî (a.s.m.) çiçekleri açması (Haşiye) , elbette harika bir mucize-i rahmet ve bu memlekete harika bir keramet-i inayet-i rabbaniye ve Risale-i Nur talebelerine harikulâde bir ikram-ı ilâhîdir diye itikad edip, Cenâb-ı Hakka hadsiz şükrederiz.
Marangoz Ahmed’in mektubunda Darıviran Köyünün eski zamanın çalışkan talebelerini andıran fedakâr talebeleri ve eski zaman talebelerini tahassürle yad eden medreseden yetişme Risale-i Nur talebelerine derin bir sürur verdi. Medrese-i Nuriyenin hanımlar talebeleri, evrad-ı Kur’aniye ile dualarıyla, evradlarıyla çalışkan kalemlere manevî yardımları çok güzeldir.