Kitaplar
Kastamonu Lahikası

Fihriste’de tashih edersiniz. Fakat bu sehiv altında... İşaratü’l-İ’caz’ın hurufatının vaziyetinde gayet ince ve derin bir intizam ucunu gördük. Belki, o kusura kefaret olur. Şöyle ki: Aynı sahifede yetmiş altıncı sahifesinin başında beş harfi, nun’dan, vav’dan başka beş harfi “bir”de (11111) ittifak ediyorlar. Sahifenin satırlarının ahirinde   تا  ’ dan başka yine beş “bir”de (11111) ittifak edip, ikisi ikide tevafuk ediyor. Karşıki sahifenin satır başında; elif, vav’dan başka on harf var. Altısı bir’de (111111) tevafuk; dördü de iki’de (2222) tevafuk ediyor. Satırların nihayetlerinde altı tane  ( تا )  ’dan başka iki tane bir, iki tane iki de “bir (1), bir (1); iki (2), iki (2)”; üç (3); dört (4). O iki sahifede  ( تا )  altı; sakin elif altı, nun altı, vav beş, sakin elif beş, elif on dört (14).  İşte bir iki dakikada bu iki sahifedeki sehiv ve kusurumun altında kusurumu tamir edecek mecmu-u kitabta başka bir tarzda bir derin intizamın bu ucunu gördüm. Şimdi yanımdaki Küçük Husrev, Hilmi, Şamlı’nın halefi Hafız Tevfik bunlar da bu ucu görüp derin bir hakikatın emaresidir deyip yazdılar. Ben de bu kardeşlerimle ve Emin de beraber hem selâm hem dua, hem dualarınızı istiyoruz. Kalemi hem harika, hem kerametli Husrev’in bu defa ona havale ettiğimiz Mucizat-ı Ahmediye zeyilleriyle beraber bizce o kadar ehemmiyeti var ki, tarif edilmez. Nur ve gül fabrikalarının bu havalide tâ uzaklara kadar tam fütuhat...

   Bugünlerde, Tefsirin ve Onuncu Sözün tevafukatına baktım. Kendi kendime dedim ki: Bu ziyade tafsilât israftır. Ehemmiyetli meseleler çoktur, vakit zayi olmasın.

   Birden ihtar edildi ki: O tevafuk altında çok ehemmiyetli bir mesele vardır. Hem madem tevafukta bir inayet-i hassa ve iltifat-ı rahmanî Risale-i Nur’a karşı tezahür etmiş, o iltifata karşı hiss-i şükran ve memnuniyet ve müteşekkirane sevinç ne kadar ifratkârane de olsa israf olmaz. Bu ihtar mücmelini iki cihetle izah edeceğim.

   Birincisi: Her şeyde ne kadar cüz’î de olsa bir kasd ve iradenin cilvesi bulunmasıdır; tesadüf, hakikî olarak olmamasıdır. Evet, kesretin en çok dağınık ve en ziyade tesadüfe verilen kelimattaki hurufatın vaziyetleridir. Hususan kitabette, madem hiç münasebeti olmayan ve ihtiyar-ı beşerî karışmayan hurufatın vaziyetlerinde bir tenasüb, bir intizam bulunuyor; elbette bir irade-i gaybî tahtında vaziyetler veriliyor.

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310311312313314315316317318319320321322323324325326327328329330331332333334335336337338339340341342343344345346347348349350351352353354355356357358359360
Fihrist
Lügat