mektubunda beş altı efelerin kahramancasına Risale-i Nur’a girmeleri ve Kızılirfan talebeleri ve şakirdlerini bütün ruh-u canımızla tebrik ediyoruz. Risale-i Nur hesabına Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür ediyoruz. Pek çok selâm. Mağrib yakın olduğu için kısa kesmeğe mecbur olduk.
***
وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Sizin mübarek kalemlerinizin mübarek ve nurani yadigârlarını aldık. Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür ediyoruz ki; sizin gibi yorulmaz, sarsılmaz, usanmaz şakirdleri Risale-i Nur’a ihsan eylemiş. Bu ağır şerait ve usandırıcı haller içinde kemal-i iştiyak ile onların faaliyetleri, şüphesiz bir inayet-i rabbaniyedir ve bu hizmet-i kudsiyenin zâhir bir kerametidir. O kudsî hediye içinde merhum Âsım’ın yadigâr kalemi ve Refet ve Rüştü, Hasan Âtıf ve Hafız Ahmed ve Barlalı muhacir Hafız Ahmed’in masumesinin hediyesi gibi yadigârlar ve Husrev’in müjdesiyle onbeş-yirmi fedakâr kardeşlerimiz, kalemlerini bizim hesabımıza çalışmasını karar verdikleri beni ve bizi ve bu memleketi minnettar edip şükre sevk etti. Hizb-i Nuriye’nin ve Misbahü’l İman’ın lahikaları olan bu defa hediyeniz buraya girdiği gün, birinci defa Hizb-i Nurî geldiği gibi tesadüf olmadığına kat’i kanaatımızla buradaki Medrese-i Nuriyedeki talebelerin yeni gelen bu derslerin meftihanesi nevinde şimdiye kadar emsali vuku bulmamış bir ziyafet-i rahmaniye nevinde dokuz ayrı ayrı yerden, hatta biri Kars’tan biri de Çankırı’dan birer güzel taam öyle bir tarzda geldi ki; hem beni hem Feyzi’yi hem Tahsin’i hem Emin’i hayret içinde bıraktı. Kat’i kanaatımız geldi ki; hizmet-i Nuriyedeki bereketin bir kerameti ve buradaki Medrese-i Nuriyenin inayetinden gelen bir meftihanesidir. Evvelce Hizb-i Nuriye’nin gelmesiyle fevkalâde meftihanesini