Kitaplar
Kastamonu Lahikası

   Bugünlerde manevî bir muhaverede bir sual ve cevabı dinledim. Size bir kısa hülâsasını beyan edeyim.

   Biri dedi: Risale-i Nur’un iman ve tevhid için büyük tahşidatları ve küllî techizatları gittikçe çoğalıyor. Ve en muannid bir dinsizi susturmak için yüzde birisi kâfi iken, neden bu derece hararetle daha yeni tahşidat yapıyor?

   Ona cevaben dediler:

   Risale-i Nur, yalnız bir cüz’î tahribatı, bir küçük haneyi tamir etmiyor; belki küllî bir tahribatı ve İslâmiyeti içine alan dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir muhit kal’ayı tamir ediyor. Ve yalnız hususî bir kalbi ve has bir vicdanı ıslaha çalışmıyor; belki bin seneden beri tedarik ve teraküm edilen müfsit âletler ile dehşetli rahnelenen kalb-i umumî ve efkâr-ı ammeyi ve umumun, bahusus avam-ı mü’minînin istinadgâhları olan İslâmî esaslar ve cereyanlar ve şeairler kırılmasıyla, bozulmaya yüz tutan vicdan-ı umumîyi Kur’an’ın i’cazıyla o geniş yaralarını, Kur’an’ın ve imanın ilâçları ile tedavi etmeye çalışıyor.

   Elbette böyle küllî ve dehşetli rahnelere ve yaralara hakkalyakîn derecesinde ve dağlar kuvvetinde hüccetler, cihazlar ve bin tiryak hasiyetinde mücerrep ilâçlar, hadsiz edviyeler bulunmak gerektir ki, bu zamanda, Kur’an-ı Mucizü’l-Beyanın i’caz-ı manevîsinden çıkan Risale-i Nur, o vazifeyi görmekle beraber, imanın hadsiz mertebelerinde terakkiyat ve inkişafata medardır, diyerek uzun bir mükâleme cereyan etti. Ben de tamamen işittim, hadsiz şükrettim. Kısa kesiyorum.

   Bu hadise münasebetiyle yine bugünlerde hatırıma gelen bir vakıayı beyan ediyorum:

   Ben, namaz tesbihatının ahirinde otuz üç defa kelime-i tevhidi zikrederken, birden kalbime geldi ki: Hadis-i şerifte, “Bazen bir saat tefekkür, bir sene ibadet hükmüne geçer.” 1  Risale-i Nur’da o saat var; çalış, o saati bul, ihtar edildi. Adeta ihtiyarsız bir surette, Kur’an’ın ayetü’l-kübrasının iki tefsiri olan iki Ayet-i Kübra risalelerinden mülâhhas tefekkürî bir tekellüm, tam bir saat devam etti. Baktım, size gönderdiğim Ayetü’l-Kübra risalesinin Birinci Makamın hülâsasından müntehap güzel bir sırrını hülâsa ile, Yirmi Dokuzuncu Lem’a-i Arabiyeden müstahrec nurlu, tatlı fıkralardan terekküb ediyor.

   Ben, kemal-i lezzetle, her gün tefekkürle okumaya başladım. Birkaç gün sonra hatırıma geldi ki: Madem Risale-i Nur bu zamanın bir mürşididir, talebelerine bir vird-i ekber olabilir diye kaleme aldım. Ve bütün risalelerin hususî menbaları, madenleri olan binden ziyade ayat-ı Kur’aniyeyi,

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310311312313314315316317318319320321322323324325326327328329330331332333334335336337338339340341342343344345346347348349350351352353354355356357358359360
Fihrist
Lügat