Lâtiftir ki, Husrev’in sehvini bulan bir zat, iki harfte bir sehiv etmiş, Husrev yüz bin harfte bir sehiv etmiş. Tashih eden, iki harfte noktayı bırakıp sehiv etmiş. Demek o dikkatli hafızın o sehvi, Husrev’in o sehvini afvettiriyor.
Hem bu Husrev’in kalemi gibi, kalbi de o nisbette harika diyebiliriz. Risale-i Nur’a karşı irtibatı ve iştiyakı ve kanaati gittikçe terakki ve inkişaf ediyor. Hiçbir hadise onu sarsmıyor, fütur vermiyor.
Hem onun bir harikası odur ki: Risale-i Nur’a beş sene yabani kaldığı halde, birden intisap edip bir ay zarfında on dört risaleyi Risale-i Nur’dan yazmış.
Hem Kur’an’ın gözle görünen bir nevi lem’a-i i’caziyeyi, beş altı mushafta işaretler yaptım, hatt-ı Arabî-i Kur’anîleri mükemmel olan kardeşlerime taksim ettim. Bunların içinde hatt-ı Arabî-i Kur’an’da Husrev onlara yetişemediği halde, birden umum o kâtiplere ve hatt-ı Arabî muallimine tefevvuk eyledi. Ve hatt-ı Arabîde, en mümtaz kardeşlerimizden on derece geçti. Umumen onlar tasdik edip, “Evet, bizden geçti; biz ona yetişemiyoruz” dediler. Demek Husrev’in kalemi, Kur’an-ı Mucizü’l-Beyanın ve Risale-i Nur’un mucizevari kerametleri ve harikalarıdır.
Kardeşiniz
Said Nursî
***
وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Bu defa gelen Halil İbrahim’in Risale-i Nur’a gayet kuvvetli irtibatını ve gayet yüksek derece-i takdirini ve fevkalâde sadakat ve ihlasını gösteren mektubu Lahika’ya girdi. Benim bedelime ona yazınız ki; daima onu Risale-i Nur’un ehemmiyetli bir rüknü ve gayet kuvvetli ve emniyetli bir sahibi olarak daima nazarımızda kıymetini muhafaza ediyor. Belki, terakki ediyor. İnce Mehmet ve Hafız Mehmed Efendi gibi Risale-i Nur’a alâkadar