Kitaplar
Kastamonu Lahikası

birden, beraber kapıya geldiler. İki tane köylerden, ikisi de burada ayrı ayrı mahallelerden.

   Hem yine, Risale-i Nur’un mühim bir talebesi Köroğlu Ahmed’e bir miktar yoğurt, hem teberrük, hem tayın olarak verdik. Daha elinde yoğurdu tutarken, Risale-i Nur’un masum talebelerinden Hilmi’nin mahdumu Ahmed, elinde, öteki Ahmed’e verdiğim miktar yoğurtla kapıyı açtı. Risale-i Nur talebelerinden altı Ahmed’in bir günde bu çeşit tevafukatı, tesadüfe benzemez; belki o Ahmedlere nazar-ı dikkati celbeden bir işarettir.

   İkincisi: Muhacir, fakir bir kadın benden bir teberrük istedi. Ben de bir gömlek verdim. Beş dakika sonra, aynı isimde bir kadın, bir gömleği bana kabul ettirmek için mühim bir vasıtayı bulup gönderdi. Tevafuk hatırı için kabul ettim.

   Hem aynı gün, bazı müstahak zatlara yarı yağımı verirken kap fazla almış, pek azı bana kaldı. Aynen, onlar daha o yağı almadan, benim niyetimde bana kalacak miktar kadar uzak bir köyden, kitaplarımı okumak mukabilinde geldi. Onu da o tevafuk hatırı için kabul ettim.

   Üçüncüsü: Aynı günde ben, at üzerinde seyahate (gezmeye) giderken, arkamda bir atlı süratle geliyor. İndi, ayağıma, üzengiye sarıldı; tanımadığım bir adam. Dedim: “Sen kimsin, bu kadar dostluk gösteriyorsun?” Dedi: “Ben Kuzca hatibiyim.” Halbuki Kastamonu’da hiç bu namda bir karye bulunduğunu bilmiyordum. Sonra geldim. İki Ispartalı asker yanıma geldiler. Birisi dedi: “Ben Kuzca hatibi'nden sana mektup getirdim.” Bu acip tevafuk bana, bu iki ayrı ayrı vilâyette, hem böyle tevafuk etmeleri, Risale-i Nur hizmetinde sadakatle çalışmalarına bir işarettir. Bu münasebetle Sabri, Kuzca hatibine, benim tarafımdan çok selâm etsin. Onu has talebeler içinde manevî kazançlarıma şerik ediyoruz. Hususî mektup yazmak adetimiz olmadığından, ona ayrıca mektup yazamadığımızdan gücenmesin.

   Tatlı bir tevafukun meyvesini, aynı gün daha şirin bir tarzda gördüm. Şöyle ki:

   İki asker, kemal-i sevinçle, gayet dostane, “Sen Ispartalısın, bizim hemşehrimizsin.” Ben de dedim: “Maaliftihar, her cihetle Ispartalıyım. Isparta taşıyla, toprağıyla benim nazarımda mübarektir, benim vatanımdır ve her biri yüze mukabil, yüzer ve binler hakiki kardeşlerimin meskat-ı re’sleridir.”

   Evet, bu havaliye gelen Ispartalılar asker olsun, başkalar olsun, ekseriyet-i mutlakayla beni hemşehri biliyorlar. Hangisi benimle görüşüyor, “Sen Ispartalı mısın?” Ben de diyorum: “Maaliftihar, ben Ispartalıyım.” Ve Isparta’da o 

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310311312313314315316317318319320321322323324325326327328329330331332333334335336337338339340341342343344345346347348349350351352353354355356357358359360
Fihrist
Lügat