Hafız Mustafa ile umumunuza bedel görüştük, fakat pek az bir zamanda. Cenâb-ı Hak, onu ve Tahirî’yi tab’ meselesinde muvaffak eylesin. Âmin.
Hafız Ali’nin mektubunda, Medrese-i Nuriyenin üstadı olan Hacı Hafız ile gayet samimane ve uhuvvetkârane görüşmeleri ve meşveretleri bizleri çok mesrur eyledi. Umum kardeşlerimize ve hemşirelerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz.
Sabri kardeş; hastaya Cenâb-ı Hak şifa versin. Dua edildi. Öteki mesele Hanefi mezhebinde haml mani’ değil. Yalnız vaz’-ı haml ile iddet biter. Fakat haml vaktinde talak menhîdir.
Said Nursî
***
وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Bu iki günde iki küçük hadiseler, dört beş meseleleri tahattur ettirdi.
Birincisi: Salâhaddin Ankara’da yazıyor ki, tarikat aleyhinde tecavüze başlamışlar. Hem Ankara’da, hem şarkta o meselede tevkifat varmış. Risale-i Nur şakirdleri, her tarafta inayet-i rabbaniye altında mahfuz kalıyorlar. Onların kuvvetli ihlâsı ve tesanüdleri ve ihtiyatları, o inayeti, haklarında devam ettiriyor.
İkincisi: Bugünlerde herkes sıkıntıdan şekva ediyor. Adeta manevî havanın bozukluğundan, maddî ve umumî bir sıkıntı hastalığı vermiş. Hatta bana da bir gün sirayet etti. Bizim her derdimize ilâç olan Risale-i Nur’la meşgul olanlarda, o sıkıntı hastalığı ya yok veya pek azdır.
Üçüncüsü: Merhum Mehmed Zühtü’nün vefatı, Risale-i Nur’un hizmeti noktasında bizi çok müteessir etti. Fakat birden, geçen sene, Hafız Mehmed’in bütün müsadere edilen risalelerini, on gün zarfında, köyündeki Risale-i Nur şakirdleri tarafından yazıp ona vermek, çok merdane taahhütleri hatırıma geldi ve anladım ki, arslanlar yatağı olan Isparta ve havalisi, Mehmed Zühtü’nün hizmetini muzaaf bir surette yapacaklar ve o boşluğu dolduracaklar.
Dördüncüsü: Lâhika’ya giren Ispartalı kardeşlerimizin mektuplarının