istikbalde çalışkan, kıymettar şakirdleri, şimdi de talebeler dairesinde olarak hissedardırlar. İstanbul’da Mehmed Feyzi, Eski Said'in risalelerini ararken, aynı günde kahraman Rüştü, bir dükkânda mevcudunu toplamış, almış idi. Küçük Husrev müteessir olarak başka yerde aramış, İşaratü’l-İ’caz’ı bulmuş. Tahminen demiş ki: “Bana sebkat eden her halde benden ilerideki Ispartalı kardeşlerimdir.” Her ne ise... Bu İşaratü’l-İ’caz nüshasını Hafız Ali ve Sabri’deki nüshalarda bulunan keramet-i tevafukiyeyi yazdırmak istiyor. En kolay bir çaresi, küçük bir defterde her sahifesinde tefsirin bir sahifesine mukabil huruf-u hecânın (elif ve tâ ve saire) kaydederseniz, gönderirseniz iyi olur. Kolayını bulmazsanız kalsın.
Umum kardeşlerime birer birer selâm ve bilhassa Risaleler ile çok meşgul olanlara selâm ve dualar ederim ve dualarını beklerim.
Kardeşiniz
Said Nursî
***
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
حُرُوفَاتِ مَا اَرْسَلْتُمْ مِنَ لِرَسَائِلِ النُّورِ
Aziz, sıddık ve fedakâr ve vefakâr kardeşlerim ve hizmet-i Kur’aniye
ve imaniyede kuvvetli ve kıymetli, çalışkan ve muktedir arkadaşlarım!
Bu dünyada benim için medar-ı teselli sizlersiniz ve hakkınızda büyük ümidlerimi doğru çıkardınız. Cenab-ı Hak sizden ebeden razı olsun. Âmin.
İrsalâtınız ve bilhassa Onuncu Söz buraya o derece faide verdi ki, her bir sahifesine mukabil, elimden gelseydi, büyük bir hediye verirdim. Çoktan beri göremediğim için, ben hangisini okursam “En birinci budur” derdim. Ötekine bakardım, “Bu birincidir.” Daha öbürüsüne baktıkça hayret ederek kat’î kanaatim geldi ki, Risaletü’n-Nur’un kitabları birbirine tercih edilmez. Her birinin kendi makamında riyaseti var. Ve bu zamanı tenvir eden bir mucize-i maneviye-i Kur’aniyedir.