وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ بِاسْمِهِ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حُرُوفِ الْقُرْآنِ وَ اَسْرَارِهِ
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Sizin fevkalâde sebat ve ihlâsınızın galebesi ve o musibeti def’inden sonra, ehl-i dünya cepheyi değiştirdi. Zendekanın desiseleriyle, bu havalide bizlere karşı perde altında maddî ve manevî tahşidatı başlamış; gayet dikkatle ve şeytancasına şakirdlerin hakikî kuvvetleri olan tesanüdü bozmaya çalışıyorlar. Sizlere risaleleri iade ettikleri halde, kurnazcasına dolaplar çevriliyor. Biz, sizin bir şubeniz hükmünde olduğumuz halde, bizi asıl ve merkez telâkki ettiklerinden, daha ziyade desiseleri bize karşı istimal ediyorlar. Hafız-ı Hakikî Cenâb-ı Haktır. İnşaallah hiçbir zarar edemeyecekler. Fakat bu şuhur-u mübarekenin eyyam ve leyali-i mübarekesinde halis dualarınızla bize yardım ediniz. Bir şey yok; fakat mümkün oldukça ihtiyat ve dikkatli olunuz. Hazret-i Ali radıyallahü anh ve Gavs-ı Geylânî kuddise sirruhu gibi kahramanların manevî teminatı وَلاَ تَخْشَ قُلْ وَلاَ تَخَفْ hitapları, bize her vakit cesaret ve kuvve-i manevî veriyor.
Kâtib Osman’ın mektubunda, kahraman Rüştü’nün bahadır biraderi Burhan’ın, risalelerin kurtulmasına çok hizmet ettiğini yazıyor. Zaten o cesur kardeşimizin eskiden de bu çeşit hizmetleri vardı. Hem ona, hem Risale-i Nur’un kurtulmasına çalışanlara ve medhali bulunanlara, hatta mahkeme reisine ve insaflı azalarına hem dua, hem teşekkür ediyoruz. Münasip görülse, mahkeme reisine hususî teşekkürümüzü beyan edersiniz. Vaktimiz şimdi çok dar olduğu için kısa kesiyorum. Kusura bakmayınız. Oradaki kardeşlerimize birer birer selâm ve selâmetlerine dua ve dualarını istiyoruz.
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Kardeşiniz
Said Nursî
***