kendisini muhtaç bilen biçare şahsıma karşı rekabet etmek pek manasızdır. Veyahut ihtiyacım olmadığı için, insanlardan istiğna ettiğimden, ehl-i cerre sed çekiyor telâkki edildi, propaganda ediliyor. Bu da haksız ve manasızdır. Çünkü çendan ben kabul etmiyorum. Fakat ehl-i dinin muhtaçlarına sadaka ve zekât verilmesini tavsiye ediyorum.
فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظ۪يمِ
اَلْبَاقِى اَلْمُحِبُّ فِى اللّٰهِ
Kardeşiniz
Said Nursî
*
(Ahiret kardeşim Hulûsi Bey’e)
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
وَ اِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ فِى الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ دَاۤئِمًا اَبَدًا
Sizin gibi hakiki kardeşlerimle uzaklığın alâmeti olan mükâtebe âdetim değil, çünkü manen beraberiz. Merak ettiğin meselelerin cevabı da, sizin yanınızdaki Sözler’de vardır. Cenab-ı Hakka hamd ve şükür ediyorum ki, sizler gibi sadık bazı kardeş, talebeleri bana vermiştir. Onlara nafi olacak hakikatleri elbette sualinden evvel yetiştirmek vazifemdir.
Beyan ettiğiniz bazı meselelerin bir kısmı, uzun bir bahis ister. Vakit de müsait değil. Yalnız şu kadar size derim ki, vazifem kendi ihtiyarımla değildir. Ben insanları unutup, nefsime müteveccih olmak için bir hâlette iken ihtiyarım olmadan, bildiğiniz gibi istihdam olunuyorum. İnşaallah o hizmet nafi olur. Şu zaman imanı kurtarmak ve kemal-i imanı kazanmak ve sünnet-i seniyyeye ittiba zamanıdır.