بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
وَ اِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ
اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا
Aziz, sıddık, muhlis (Haşiye) kardeşim ve hizmet-i imaniyede metin, hakikattar arkadaşım;
Evvela: Sizi Nurların neşrinde ve vaizlerin diliyle ders vermenizde ve benim bedelime, benim borcum olan o memleketimde, Nurlarla o hemşehrilerime yardım ve imdat etmekde, rûh-u canımla tebrik edip, bin bârekâllah derim.
Saniyen: Hadsiz hamd ve şükür ederiz ki, pek az sıkıntı ve zahmetlerle Nurların pek çok fütuhatı geniş dairelerde tezahür etti ve ediyor. Hususan mekteplerde...
Salisen: Orada Nurlarla alâkadar yeni arkadaşlarımıza çok selâm ve muvaffakiyetlerine dua ederiz. Ve hususan Hoca Kasım’a selâmımla dersiniz: “Risaletü’n-Nur medrese mahsulü olmasından herkesten evvel hocalar ona koşmak ve sahip çıkmak lazım iken geri kalıyorlar ve mekteb muallimleri felsefeye Nurun tokatları için tenkid etmek değil, belki kemal-i takdir ve tasdikle Nurlara sarılmaları ve sahip çıkmaları ehemmiyetli bir hadisedir. İnşaallah hocalar dahi, yakında kendi mallarına koşacaklar.
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Kardeşiniz
Said Nursî