olurdum. Nâmütenahi şükürler olsun ol Hallâk-ı Azime ki, zat-ı âliye-i fazılâneleri gibi, her asırda emsaline ender tesadüf olunan bir dâhi-i âzama bizleri mülaki kıldı da, otuz seneden beri ruhumun çok büyük iştiyak ve taahassürle beklediği bir Üstad-ı muhtereme nail eyledi.
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ ثُهَّ الْحَمْدُ لِلّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّٖي
Madem şimdiye kadar böyle hakikatler hiçbir eserde görünmemiş ve işitilmemiştir; yazılması çok muvafıktır ki, okuyan her ehl-i imanın, Kur’an-ı Hakîmin hazain-i nâmütenahiyesinden bir kısım cevahiri elde etmek suretiyle, hem ağniya-i maneviye adedine dahil olsun ve hem de künuz-u mahfiyeye ıttılâ kesbetmek gibi, ruh-u beşerin en büyük ihtiyacatını tatmin etmiş bulunsun. Hülâsa, tevafukat ve rumuzat-ı Kur’aniye tebşirat-ı azimeyi ihtiva etmesi itibariyle, kemal-i hassasiyetle takib ve tetkik olunmaktadır. Bundan dolayı nihayetsiz hürmet ve tazimatımı arz eder ve mübarek ellerinizden öperek, Cenab-ı Hakkın bize inkişaf-ı kalbî ihsan buyurması hususundaki dua-yı hayriyelerini istirham eylerim, sevgili Üstadım efendim.
Refet
*
(Refet Bey’in fıkrasıdır.)
Muhterem Üstadım,
Bu remzler öyle hayret-bahş ve harika-nüma eserlerdir ki, okuyan ilim âşıklarına ezvak-ı nâmütenahi ve hissiyat-ı ulviye-i rakika bahşetmektedir. Bu hissiyat-ı âliye ile hayatımız o kadar tazelendi ki, –yeni hayatımızda sabit-kadem olmak şartıyla– Hallâk-ı Azimden uzun ömürler temenni ediyorum. Zira mütalâasına doyamıyorum. Ne kadar okursam okuyayım, diğer bir okuyuşumda okumamış gibi oluyorum. Ve yeni bir eser okur gibi oluyorum. Hadsiz bir zevk-i manevî ve nihayetsiz bir hazz-ı ruhî ile okuyorum.
İşte gerek Sözler ve Mektubat ve gerekse remizlerin en harika vasfı zannedersem bu ince noktada olsa gerektir. Âsâr-ı saireyi bir defa okuyunca, ikinci bir defa okumağa o kadar heves uyanmıyor. Kur’an-ı Hakîmin envarını