Nur’un makinistleri, Medresetü’z-Zehra'nın faal, muktedir şakirdlerinden Terzi Mehmed, Halil İbrahim, masumların küçük kahramanlarından Tal’at ve arkadaşları hem bizleri, hem bütün Nur şakirdlerini memnun ettikleri gibi, inşaallah ileride bu memlekete, bu hizmet-i Nuriye ile çok büyük faide ve netice verecekler.
Sordukları mesele-i şer’iye ise, şimdiki mesleğimiz ve halimiz, o meselelerle meşgul olmaya müsaade etmiyor. Yalnız bu kadar var ki, ruhsat-ı şer’iye olan kasr-ı namaz ve takdim-tehir, vesait-i nakliye bir kararda olmadığı için, onlara bina edilmez. Belki, kaide-i şer’iye olan kasr-ı namaz, sabit olan mesafeye bina edilebilir.
Eğer denilse ki, tayyare ile ve şimendifer ile bir saatte giden, zahmet çekmiyor ki, ruhsata müstahak olsun.
Elcevap: Tayyare ve şimendiferde abdest alıp, vaktinde namazını kılmak, yayan serbest gidenlerden daha ziyade müşkilât bulunduğu için, ruhsata sebebiyet verir.
Her ne ise, şimdilik bu kadar yazılabildi. Bu mesele-i şer’iyeyi ulema-i İslâm halletmişler, bize ihtiyaç bırakmamışlar. Şimdi hazır Doktor Hayri ve Terzi Mustafa, kendi hisselerine arz-ı hürmet ve selâm ederler.
Said Nursî
Mesleğimizin bir medar-ı şevki ve zevki olan
tevafuk letaifinden üç-dört numune
Birincisi: İktisad Risalesi, birbirinden habersiz altı müstensihin yazdıkları altı nüshada eliflerin elli üç adedinde tevafukları, telif ve istinsah tarihi olan elli üçe muvafık gelmesidir. Sonra baktım ki asıl müsvedde-i ulâda çok çıkıntı ve tashihler ile beraber elli üç aded sırrını muhafaza ettiğini hayret ile gördük.
İkincisi: Risalelerin fihristesi tamam yazıldıktan sonra birinci müsevvid, ihtiyarsız “Bu güzel Fihriste tamam oldu” deyip yazmış. O müsevvid hesab-ı ebcedi hiç bilmediği gibi hiçbir şey de düşünmemiş. “Bu güzel Fihriste tamam oldu.”, aynen bin üç yüz elli iki tarihini gösterip Fihriste’nin tarih-i telif ve istinsahını göstermiştir.