Evet şu ayet-i kerime cümleleriyle gösterdiği aynı hükmü yine kelimeleriyle, hurufatıyla aynı manaya işaret eder. Meselâ, şu ayetin hurufatları Ashaba baktıkları gibi, kayıdları da Ashabın sıfat-ı meşhuresine bakar. O sıfatı göstermekle o sıfat sahiblerine parmak basıyorlar.
Meselâ: وَالَّذِينَ مَعَهُ ’deki maiyet-i hassa, sohbet-i mahsusayı zikretmekle Ebu Bekiri’s-Sıddîk'in medar-ı fahri ve şöhreti olan maiyet-i hassa ile başına parmak basıyor.
اَشِدَّۤاءُ عَلَى الْكُفَّارِ şiddet-i hamiyet-i İslâmiye ile küffara galebe-i kat’iyesi ile şöhret-şiar olan Hazret-i Ömer’i ayine gibi gösterir.
رُحَمَۤاءُ بَيْنَهُمْ şefkat-i rahimane ile meşhur-u enâm olan Hazret-i Osman-ı Zinnureyn’e parmak basıyor.
تَرٰيهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا kaydıyla rukû ve secdede devam eden ve kesrette meşhur olan Hazret-i Aliyyi’l-Murtaza’ya işaret ediyor.
يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًا cümlesiyle Ehl-i Bey’at-ı Rıdvan’a,
سِيمَاهُمْ فِى وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِ Ashab-ı Suffaya,
ذٰلِكَ مَثَلُهُمْ فِى التَّوْرٰيةِ Fukaha ve ulema-i Sahabeye,
وَمَثَلُهُمْ فِى اْلاِنْجِيلِ Ashab-ı Huneyn ve Feth, Uhud ve Bedir’deki Sahabelerin namdar yiğitlerine işaret ettiği gibi, enbiyadan sonra benî-Âdem içinde en yüksek, en namdar, en mümtaz olan Sahabelerin medar-ı rüchaniyetleri,