(Yıldız mektubu)
بِاسْمِهٖ
وَ اِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهٖ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ
Aziz, sıddık kardeşlerim, hizmet-i Kur’aniyede çalışkan arkadaşlarım Sabri, Husrev, Hafız Ali, Refet, Bekir, Lütfi, Rüşdü;
Size Cemaziye’l-ahir ayında vuku bulan bir hadise-i semaviye münasebetiyle bir mesele beyan edeceğim. Şöyle ki:
Hazret-i Zat-ı Ahmediye aleyhissalâtü vesselâmın zuhuru zamanında, وَاِذَا الْكَوَاكِبُ انْتَثَرَتْ ayetinin bir numunesini gösterir bir tarzda, recm-i şeyatine alâmet olan yıldızların düşmesi kesretle vuku bulmuştur. Ehl-i tahkikin nazarında; o zaman vahy zamanı geldiğinden vahye şüphe gelmemek için kâhinler gibi gaybî ve cinler vasıtasıyla semavi haberlerine karışanlara sed çekmeye alâmet ve işaret olmakla beraber, Zat-ı Ahmediye aleyhissalâtü vesselâm cin ve inse mebus olarak teşrifine semavat ehlince bir şenlik, bir bayram gibi bir alâmet-i sürur olduğunu ehl-i keşif ve hakikat hükmetmişlerdir.
Hem o mebus Zat, ehl-i küfür ve dalâlet için bir niran-ı muhrika ve ehl-i hidayet için envar-ı müşrika menbaı olduğuna, gaybî ve semavî bir işarettir. Şimdi şu Cemaziye’l-ahirde emsali görülmemiş bir tarzda gece saat dörtte başlayıp, beş ve beş buçuğa kadar devam eden yıldızların düşmesi ehemmiyetli bir hadise-i semaviyedir. Semavatın hadisatı zeminimize baktığı cihetle herhalde o hadisatın dahi küre-i arzda bir eseri olacaktır. Cenab-ı Hakkın rahmetine sığınmalıyız ki, niran-ı muhrika yapmasın, envar-ı müşrikaya çevirsin.
Evet nasıl ki Kur’an-ı Hakîmin surelerinde, ayetler birbirine bakar, işaret ederler. Öyle de, Cenab-ı Hakkın bir Kur’an-ı kebiri olan şu kâinatın ulvî, süfli sureleri dahi birbirine bakar, birbirinin nüktelerini izhar eder. Sema suresinde bizim gibi lâfz-ı Celâli yalnız kırmızı yazmak değil, belki nur