Kitaplar
Barla Lahikası

fiyatı, üstünde yazıldığı gibi yirmi beş lira değil, yirmi beş bin liradan fazla manen kıymetlidir. O mübarek hediyeyi Medine-i Münevvere namına bu havalideki Kur’an-ı Hakîmin hizmetinde halis hizmetkârlarına ve benim arkadaşlarıma tevzi etmek için –ale’r-re’si ve’l-ayn– kabul ettik. Fakat bu manevî hediyenin ehemmiyetli bir sırrı bulunduğu bana ihtar edildi. Yani Cenab-ı Hakka yüz bin şükür ediyorum ki, Kur’an’a ve Zat-ı risalete hizmetimizin bir alâmet-i makbuliyeti nev’inden olarak bir iltifat-ı Nebevîyi hissettim.

   O sırrı size açmak münasib görüldü. Şöyle ki: Şimdi bu mektubu yazan kâtib ile kardeşi Mesud beraber bir gün, üç aydan beri bahsi geçmediği Ahmed Ağa’nın bahsi geçti.. Beraberimde Kâtib Tevfik ile Mesud’a dedim: Bütün kitabları Diyarbekir’deki Ahmed Ağa’ya göndereceğiz. Ta, ya Şam-ı Şerif tarafına, ya Van’daki sıddıklara ulaştırsın. Bu sözümüz ve meşveretten dört saat sonra aynen o Ahmed Ağa habersiz çıktı geldi.

   Aynı günde siyah bir mürekkebimiz vardı. Keşke güzel bir kırmızı mürekkebimiz olsaydı dedik. Biraz o mürekkebden taş üzerine döktük, siyah ve mor idi. Sonra yazmaya başladık. Tam istediğimiz tarzda kırmızı oldu. Bu hâle yedi sekiz kişi pek çok hayret ettik. Bu işi de bir fal-i hayr addettik. Fesübhanallah dedik, bunda bir sır var. Sonra birdenbire hatırıma geldi; Şam-ı Şerif’te eniştem Molla Said var, bir kısım kitabları Ahmed Ağa’ya verip göndereceğim, dedikten sonra tam bir sıddık olan Nuh Bey hatırıma geldi. Evvel başka memleket niyetiyle sonra İstanbul’daki kardeşlerin istemesiyle siyah tali’imiz suretini değiştirip parlayacaktır diye mana verdik. Sonra Mısır’a niyet edip yazdırdığım kitabları en lâyık Van’ı ve en sadıkı Nuh’u gördüm, ona göndereceğim diye Ahmed Ağa gittikten sonra onun arkasından Burdur’a kadar gönderdim.

   Sonra bu işte öyle bir muvaffakiyet ve teshilât göründü ki, şüphe bırakmadı ki burada bir sır var. Nazar-ı dikkati celbetti. Dikkat ettik ki evvelki mektubda size yazdığımız gibi İstanbul’da oturan bir adam üç defa buraya misafireten gelerek onun eliyle Nuh Bey’in üç defa mektub telgrafı elime geçiyor. Ve en sevdiğim Hulûsi Bey ve Molla Abdülmecid ve Molla Hamid ve Hoca Abdülmecid Efendilerin selâmları ve isimlerini bir mektubda, yine o Mehmed Efendi geçen sene bana o getirdi. Dedim: Bu bir işaret-i inayettir, bu tesadüfî değil. 

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310311312313314315316317318319320321322323324325326327328329330331332333334335336337338339340341342343344345346347348349350351352353354355356357358359360361362363364365366367368369370371372373374375376377378379380381382383384385386387388389390391392393394395396397398399400401402403404405406407408409410411412413414415416417418419420421422423424425426427428429430431432433434435436437438439440441
Fihrist
Lügat