Birinci Bab
لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ beyanındadır.
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلٰى سَيِّدِ الْمُرْسَلِينَ مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى آلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ
Allah’tan başka hak bir ilahın bulunmadığını kalben tasdik ve lisanen ikrar ettiğime, bütün gören ve görünen eşyayı şahid gösteriyorum.
Öyle bir Allah ki, vücub-u vücuduna ve Vahid, Ehad, Ferd, Samed olduğuna Hazret-i Muhammed (a.s.m.) bir şahid-i sadık ve bir bürhan-ı natıktır.
Öyle Muhammed (a.s.m.) ki, icma ve tasdiklerine mazhar olmakla, enbiya ve mürseline siyadet ünvanını ve ittifak ve tahkiklerini almakla “imamü’l-evliya ve’l-ulema” lâkabını almıştır. Ve öyle Muhammed (a.s.m.) ki, âyat-ı bâhire, mucizat-ı katıa ve secâya-yı sâmiye ve ahlâk-ı âliye sahibi olmakla mehbit-i vahy-i ilâhî olmuştur. Ve öyle bir Muhammed (a.s.m.) ki, âlem-i gayb ve melekûtu seyr ve ziyaret etmekle, ervahı müşahede ve melâike ile musahebe, cin ve insanlara irşad vazifesini almıştır. Ve öyle bir Muhammed (a.s.m.) dir ki, şahsiyet-i maneviyesiyle kâinatın kemaline bir fihriste olmakla, bütün saadetlerin ve medeniyetlerin düsturlarını havi bir şeriata sahiptir. Ve öyle bir Muhammed (a.s.m.) dir ki, âlem-i şehadette iken gaybiyattan haber verir bir beşir ve nezir olup bütün kuvvetiyle, kemal-i ciddiyetle ve vüsuk ile ve itminan ile yüksek bir iman ile nev-i beşere karşı tevhid dinini لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ ile ilân ve ilâm ediyor.