Kitaplar
Mesnevî-i Nuriye

   Ve keza, bu güzel, müzeyyen, münevver masnuatın Sânii için mücerred manevî bir cemal vardır. Ve Onun, o mahfi hüsün ve cemal için pek çok mehasin ve letâifi vardır ki, kısa akıllarımız ile idrak edemeyiz. Ezcümle, o cemalin kesif ayinelerinden biri sath-ı arzdır. Bu sath-ı arz her asırda, her mevsimde, her vakitte daima tecelli etmekte olan o cilvelerin gölgelerini teşhir, tavsif, ilân ve izhar eder.

   Ve keza, hakaik-ı sabitedendir ki, yüksek bir cemal sahibi bizzat kendi gözüyle ve bilvasıta başkasının gözüyle, cemalini ve cemalinin inceliklerini görmek istiyor. Binaenaleyh cemal sermedî ve daim olursa, behemehal onun inceliklerini gösteren ayinelerinin de ebedî ve daimî olması zaruridir. Çünkü, bakî bir hüsün fani bir müştaka razı olamaz. Ve zail ve fani bir âşıkın, ebedi ve bakî olan mahbubuna muhabbeti adavete kalbolur. Evet insan, eli veya fehmi yetişmediği güzel bir şeyi kendisini teselli için takbih eder. Bu itibarla bu âlem Sânii istilzam ettiği gibi, Sâni de âlem-i ahireti istilzam eder.

   Ve keza, bu âlemin Sâniinde pek rahimane bir şefkat vardır. Zira görüyoruz ki, bu âlemde yardım isteyen bir musibetzedeye kemal-i süratle yardım ediliyor. Dergâh-ı izzete iltica eden kurtuluyor. Sual eden saillerin istekleri veriliyor. En âdi bir zîhayatın sesi işitiliyor ve haceti kabul ediliyor. İşte böyle bir şefkat sahibi, nev-i beşerin en büyük, en lâzım, en zarurî, şedid bir haceti hakkında, bütün insanlar namına yaptığı duada istediği Cenneti ve saadet-i ebediyeyi ve “ba’sü ba’del mevt”i yapacaktır. Bilhassa, o reis-i muhteremin şu umumî duasına bütün zevilhayat, bütün mahlûkat “Âmin! âmin!” diyorlar.

   Bak, o zat öyle bir maksat, öyle bir gaye için saadet isteyip dua ediyor ki, insanı ve bütün mahlûkatı esfel-i sâfilîn olan fena-yı mutlaka sukuttan, kıymetsizlikten, faidesizlikten, abesiyetten âlâ-yı illiyyîn olan kıymete, bekaya, ulvi vazifeye, mektubat-ı samedaniye olması derecesine çıkarıyor. Bak, hem öyle yüksek bir fizar-ı istimdatkârane ile istiyor ve öyle tatlı bir niyaz-ı istirhamkârane ile yalvarıyor ki, güya bütün mevcudata, semavata, arşa işittirip, vecde getirip, duasına “Âmin! Allahümme âmin!” dedirtiyor.

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285
Fihrist
Lügat