Kitaplar
Mesnevî-i Nuriye

ihtiyac-ı azim için dua eder. Ve onun duasına yalnız o cemaat değil, belki arz ve sema ve bütün mevcudat “âmin” söyler. Yani: “Ya Rabbena! O zatın duasını kabul eyle. Biz de o duayı ediyoruz. Biz de onun taleb ettiğini taleb ediyoruz.”

   Bilhassa, o cemaat-ı uzma önünde kıldırdığı namazda, öyle bir tazarru ve tezellül ile, öyle bir iştiyakla, öyle bir hüzün ile niyaz ve dua eder ki, kâinat bile heyecana gelir; o zatın duasına iştirak eder. Evet, öyle bir maksat için niyaz eder ki, eğer o maksat husûle gelmezse, yalnız mahlukat değil, âlem bile kıymetsiz kalır, esfel-i sâfilîne düşer. Çünkü, o zatın matlubuyla mevcudat yüksek kemalâta erişir. Acaba o zat, o matlubu kimden istiyor? Evet, öyle bir zattan taleb eder ki, en gizli ve en küçük bir hayvanın cüz’î bir ihtiyacı için lisan-ı hâliyle yaptığı duayı işitir, kabul eder, ihtiyacını yerine getirir.

   Ve keza, en edna bir emeli, en edna bir gaye için, en edna bir zîhayatta görür ve onu ona yetiştirmekle ikram ve merhamet eder. Bu duaların neticesinde yapılan terbiye ve tedbirler öyle bir intizamla cereyan eder ki, o terbiyelerin ancak bir Semi’ ve Basîr, bir Alîm ve Hakîmden olduğuna şüphe bırakmaz.

   Acaba o zat, o minberde arşa müteveccihen ellerini kaldırarak yaptığı dua ile ne istiyor ki bütün mahlûkat “âmin” söylüyor?

   Evet, o zat, Cenab-ı Hakkın rızasını ve Cennette mülâkat ve rü’yetiyle saadet-i ebediyeyi istiyor. Bu istenilen şeylerin icadına rahmet, hikmet, adalet gibi sayısız esbab olmadığı takdirde, o zat-ı nuraninin tek duası ve tazarru ile niyaz etmesi, Cennetin icadına ve itasına kâfidir. Binaenaleyh, o zatın risaleti, imtihan ve ubudiyet için şu dünyanın kurulmasına sebep olduğu gibi, o zatın ubudiyetinde yaptığı dua, mükâfat ve mücazat için dâr-ı ahiretin icadına sebep olur.

   Evet bu yüksek intizam ve geniş rahmet ve güzel sanat ve kusursuz cemal ile zulüm ve çirkinlik arasında tezat vardır, içtimaları mümkin değildir.

   Evet edna bir sesi, edna bir kimseden, âdi bir iş için işitip kabul etmekle; en yüksek bir savtı, en büyük bir iş için işitip kabul etmemek emsalsiz bir kubh ve çirkinlik ve bir kusurdur. Bu ise mümkin değildir. Çünkü hüsn-ü zatî, kubh-u zatîye inkılâb eder. İnkılâb-ı hakaik ise muhaldir. 

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285
Fihrist
Lügat