بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلٰى مُحَمَّدٍ
خَاتَمِ النَّبِيِّينَ وَ عَلٰى اٰلِهٖ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ
اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ الْحَىُّ الْقَيُّومُ maksudumuzdur, matlubumuzdur. Gayr-i mütenahî berahininden dört bürhan-ı külliyi irad ediyoruz.
Birinci Bürhan: Muhammed aleyhissalâtü vesselâmdır. Şu bürhan-ı neyyirimiz Şuaat’da tenevvür ettiğinden, tenvir-i müddeamızda münevver bir mir’attır.
İkinci Bürhan: Kitab-ı kebir ve insan-ı ekber olan kâinattır.
Üçüncü Bürhan: Kitab-ı Mu’cizü’l-Beyan, kelâm-ı akdesdir.
Dördüncü Bürhan: Âlem-i gayb ve şehadetin nokta-i iltisakı ve berzahı ve iki âlemden birbirine gelen seyyaratın mültekası vicdan denilen fıtrat-ı zîşuurdur. Evet fıtrat ve vicdan akla bir penceredir. Tevhidin şuaını neşrederler.