Nokta
مِنْ نُورِ مَعْرِفَةِ اللّٰهِ جَلَّ جَلاَلُهُ
(Kırkbeş sene evvel telif edilmiş bir risalenin bir kısmıdır.) (1)
İFADE-İ MERAM
Bir bahçeye girsem iyisini intihab ederim. Koparmasından zahmet çeksem hoşlanırım. Çürüğünü, yetişmemişini görsem خُذْ مَا صَفَا derim. Muhatablarımı da öyle arzu ederim. Derler:
— “Sözlerin iyi anlaşılmıyor?”
Bilirim ki kâh minâre başında, kâh kuyu dibinde konuşuyorum. Neyliyeyim zuhurat öyle. Şuaat ve şu kitapta mütekellim âciz kalbimdir. Muhatab âsi nefsimdir. Müstemi, müteharri-i hakikat bir Japon’dur. Temaşa eden bunu düşünmeli. Gayetü’l-gayat olan marifetullahın bir bürhanı olan marifetü’n-nebiyi Şuaat’ta bir nebze beyan ettik. Şu risalede maksud-u bizzat olan tevhidin lâyühad berahininden yalnız dört muazzam bürhanına işaret edeceğiz. Hem nazar-ı akliyi hads-i kalbiyle birleştirmek için, melâike ve haşrin bir kısım delâiline ima ederek imanın altı rüknünden dördünün birer lem’asını, fehm-i kasirimle göstermek isterim.
اٰمَنْتُ بِاللّٰهِ وَ مَلٰئِكَتِهِ وَ كُتُبِهِ وَ رُسُلِهِ وَ الْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَ بِالْقَدَرِ خَيْرِهِ وَ شَرِّهِ مِنَ اللّٰهِ تَعَالٰى وَ الْبَعْثُ بَعْدَ الْمَوْتِ حَقٌّ اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ وَ اَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ
Said Nursî