İ’lem eyyühe’l-aziz! Hayvanattan olsun, nebatattan olsun tevellüd ile tenasül şümûlüne dahil olan her ferd, vech-i arzı istilâ ve tasallut etmek niyetindedir ki, arzı kendisine ve zürriyetine has ve halis bir mescid yapmakla Fâtır-ı Hakîmin esma-i hüsnasını izhar ile Hâlikına gayr-i mütenahî bir ibadette bulunsun.
Evet, kuşların, balıkların, karıncaların yumurtalarında, eşcar ve sebzevatın semeratında ve o semeratın tohumlarındaki ifrat derecesini bulan kesret o vaziyeti tenvir eder. Lâkin âlem-i şehadetin darlığına ve müstakbel ibadetlerin Allâmü’l-guyûb’un ilminde mevcut olduğuna binaen, niyetten fiile henüz çıkmayan onların ibadetleri kabul edilmiştir.
İ’lem eyyühe’l-aziz! Kur’an-ı Kerim, bazen bir şeyin müteaddit gayelerinden insanlara ait bir gayeyi zikre tahsis eder. Bu ihtar içindir, inhisar için değildir. Yani o şeyin gayeleri, zikredilen gayeye münhasır değildir. Ancak o şeyin nizam ve intizam ve sair faydalarına insanın nazar-ı dikkatini celbetmek için insanlara raci o faideyi zikrediyor. Meselâ: لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنِينَ وَالْحِسَابَ ❊ وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ
ayet-i kerime ile zikredilen faide, takdir-i kamerin binlerce faidelerinden biridir. Yoksa, takdir-i kamer bu faideye münhasır değildir. Yani, kamer yalnız bu gaye için değildir. Bu gaye onun gayelerinden biridir.
İ’lem eyyühe’l-aziz! Cenab-ı Hakka mahsus taklidi mümkin olmayan en bâhir tevhid sikke ve mühürlerinden biri, gayr-i madud muhtelif eşyayı basit bir şeyden halketmektir. Evet, pek basit olan şu topraktan binlerce enva, muhtelif nebatat, gayr-i mütenahî bir kudret ile, bir ilim ile, pek büyük bir ittikan, bir suhuletle yaratılmakta olduğu tevhidin öyle bir bürhanıdır ki; hem taklidi, hem tenkidi imkân haricidir.
İ’lem eyyühe’l-aziz! Hayat-ı insaniyenin vezaifinden biri de kendi cüz’î sıfatlarını, şuunatını, Hâlikın küllî sıfatlarını, şuunatını fehmetmek için bir