Binaenaleyh, ey insan! Senin hakaretin, seni Hâllak-ı âlemin nazar-ı inayetinden setredecek bir sebep olamaz.
İ’lem eyyühe’l-aziz! Denizlerde vukua gelen med ve cezir gibi evliya arasında da bast-ı zaman (Haşiye) tayy-ı mekân meselesi şöhret bulmuştur. Ezcümle: Kitab-ı Yevakit’in rivayetine göre, İmam-ı Şa’ranî bir günde iki buçuk defa kocaman Fütuhat-ı Mekkiye namındaki büyük mecmuayı mütalaa etmiştir. Bu gibi vukuat istiğrab ile inkâr edilmesin. Zira bu gibi garib meseleleri tasdike yaklaştıran misaller pek çoktur. Meselâ: Rüyada bir saat zarfında bir senenin geçtiğini ve pek çok işler görüldüğünü görüyorsun. Eğer o saatte o işlere bedel Kur’an okumuş olsa idin, birkaç hatim okumuş olurdun. Bu hâlet evliya için hâlet-i yakazada inkişaf eder. Zaman inbisat eder. Mesele ruhun dairesine yaklaşır. Ruh zaten zaman ile mukayyed değildir. Ruhu cismaniyetine galip olan evliyanın işleri, fiilleri, sürat-i ruh mizanıyla cereyan eder.
İ’lem eyyühe’l-aziz! Bir bürhan ile elde edilen netice-i tevhidi bazı insanlar isti’zam ile dar zihinlerine sıkıştıramazlar. Veya bozuk hayalleri tahammül edemez. Bu hâle karşı o kat’î, sahih bürhanı reddetmek üzere, “Bu neticeyi, bu kadar azametiyle şu bürhan (onu) intac edemez” diye bahaneler ile kabul etmez. O miskin bilmez mi ki, neticenin kayyumu imandır.