4- Büyük bir tenasüb, tecavüb, teavün vardır ki; ayetleri birbirine ecnebi olmadığı gibi, birbirinin vuzuhuna yardım, istizahına cevap veriyor.
5- Parça parça, ayrı ayrı zamanlarda nazil olduğu halde şiddet-i tenasübden sanki bir defada nazil olmuştur.
6- Esbab-ı nüzul ayrı ayrı ve mütebayin olduğu hâlde, şiddet-i tesanütten sanki sebep birdir.
7- Mükerrer, mütefavit suallere cevap olduğu hâlde şiddet-i imtizaç ve ittihaddan sanki sual birdir.
8- Müteaddit, mütegayyir hadisata beyan olduğu hâlde, kemâl-i intizamdan sanki hadise birdir ve bir hadiseye cevaptır.
9- Tenezzülât-ı ilâhiye ile tabir edilen muhatabların fehimlerine yakın ve münasip üslublar üzerine nazil olmuştur.
10- Bütün zaman ve mekânlardan gelip geçen insanlara tevcih-i kelâm ettiği halde, suhulet-i beyandan dolayı sanki muhatab birdir.
11- İrşadın gayelerine isal için tekrarları, tahkik ve takriri ifade eder. Maahaza, tekrarları halel vermez. İadesi, zevki izale etmez. Tekerrür ettikçe misk gibi kokar.
12- Kur’an kalblere kuvvet ve gıdadır. Ruhlara şifadır. Gıdanın tekrarı kuveti arttırır. Tekrar etmekle daha me’luf ve me’nus olduğundan lezzeti artar.
13- İnsan maddî hayatında; her anda havaya, her vakit suya, her zaman ve her gün gıdaya, her hafta ziyaya muhtaçtır. Bunların tekerrürü haddi zatında tekerrür olmayıp, ihtiyaçların tekerrürü içindir. Kezalik insan hayat-ı ruhiyesi cihetiyle Kur’an’da zikredilen bütün nevilere muhtaçtır. Bazı nevilere her anda muhtaçtır; Hüvellah gibi. Çünkü ruh bunun ile nefes alıyor. Bazı nevilere her vakit, bazılarına her zaman muhtaçtır. İşte hayat-ı kalbiyenin ihtiyaçlarına binaen Kur’an tekrarlar yapıyor. Meselâ: Bismillah, hava-i nesimî gibi kalbi ve ruhu tatmin ettiğinden kesret-i ihtiyaca binaen Kur’an’da çok tekrar edilmiştir.
14- Kıssa-i Mûsa gibi bazı hadisat-ı cüz’iyenin tekrarı, o hadisenin büyük bir düsturu tazammun ettiğine işarettir.