(Cennet-i Kur’aniyenin Semeratından Bir Semerenin İhtiva Ettiği)
Habbe
حَبَّه مِى گُويَدْ
مَنْ شَاخِ دِرَخْتَمْ پُرْاَزْ مَيْوَهءِ تَوْحِيدْ ۞ يَگْ شَبْنَمَمْ اَزْيَمْ پُرْاَزْ لُؤْلُؤِ تَمْجِيدْ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلٰى دِينِ اْلاِسْلاَمِ وَ كَمَالِ اْلاِيمَانِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلٰى مُحَمَّدٍ الَّذِى هُوَ مَرْكَزُ دَائِرَةِ اْلاِسْلاَمِ وَ مَنْبَعُ اَنْوَارِ اْلاِيمَانِ وَعَلٰى اٰلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينَ مَا دَامَ الْمَلَوَانِ وَمَا دَارَ الْقَمَرَانِ
İ‘lem Eyyühel-Aziz! Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitap nazarıyla bakılırsa, nur-u Muhammedî (a.s.m.) o kitabın kâtibinin kaleminin mürekkebidir. Eğer o âlem-i kebir bir şecere tahayyül edilirse, nur-u Muhammedî (a.s.m.) hem çekirdeği, hem semeresi olur. Eğer dünya mücessem bir zîhayat farzedilirse, o nur onun ruhu olur. Eğer büyük bir insan tasavvur edilirse, o nur onun aklı olur. Eğer pek güzel şâşaalı bir cennet bahçesi tahayyül edilirse, nur-u Muhammedî (a.s.m.) onun andelibi olur. Eğer pek büyük bir saray farzedilirse, nur-u Muhammedî (a.s.m.) o Sultan-ı Ezelin makarr-ı saltanat ve haşmeti ve tecelliyat-ı cemaliyesiyle âsar-ı sanatını havi olan o yüksek saraya nazır ve münadî ve teşrifatçı olur. Bütün insanları