in’ikâs ve iktibas edildiği Lemeat ile Sünuhat eserlerimde istenildiği gibi izah ve ispat edilmiştir. رَاجِعْهُمَا تَرٰى اَمْرًا عَظِيمًا غَفَلَ عَنْهُ النَّاسُ
İ‘lem! Mesail-i diniyeden olan içtihad kapısı, açıktır. Fakat, şu zamanda oraya girmeğe altı mâni vardır.
Birincisi: Nasılki, kışta fırtınaların şiddetli olduğu bir vakitte, dar delikler dahi seddedilir; yeni kapılar açmak hiçbir cihetle kâr-ı akıl değil. Hem nasılki, büyük bir selin hücumunda tamir için duvarlarda delikler açmak gark olmağa vesiledir. Öyle de: Şu münkerat zamanında ve âdat-ı ecanibin istilâsı anında ve bid’aların kesreti vaktinde ve dalâletin tahribatı hengâmında, içtihad namıyla kasr-ı İslâmiyetten yeni kapılar açıp, duvarlarında muharriplerin girmesine vesile olacak olan delikler açmak, İslâmiyete cinayettir.
İkincisi: Dinin zaruriyatı ki, içtihad onlara giremez. Çünkü kat’î ve muayyendirler. Hem o zaruriyat, kut ve gıda hükmündedirler, şu zamanda terke uğruyorlar ve tezelzüldedirler. Ve bütün himmet ve gayreti onların ikamesine ve ihyasına sarfetmek lazım gelirken, İslâmiyetin nazariyat kısmında ve selefin içtihadat-ı safiyane ve halisanesiyle bütün zamanların hacatına dar gelmeyen efkârları olduğu hâlde, onları bırakıp, heveskârane yeni içtihadlar yapmak bid’atkârane bir hıyanettir.
Üçüncüsü: Her zamanın insanlarınca, kıymetli addedilerek efkârı celbeden cazibedar bir meta merguptur. Meselâ: bu zamanda en rağbetli, en iftiharlı, siyasetle iştigal ve dünya hayatını temin etmektir. Selef-i salihin asrında ve o zaman çarşısında en mergup meta Hâlik-ı semavat ve arzın marziyatlarını ve bizden arzularını kelâmından istinbat etmek ve nur-u nübüvvet ve Kur’an ile kapatılmayacak derecede açılan ahiret âlemindeki saadet-i ebediyeyi kazandırmak ve vesailini elde etmek idi. Bu itibarla, o zamanlarda bütün fikirler, kalbler, ruhlar marziyat-ı ilâhiyeyi bilmek ve öğrenmeğe müteveccih idi. Bunun için, istidat ve iktidarı olanlar o zamanlarda vukua gelen bütün ahvâl ve vukuat ve muhaverattan