Cevap: Küfür, iki kısımdır: Bir kısmı, bilmediği için inkâr eder; ikincisi, bildiği halde inkâr eder, bu da birkaç şubedir. Birincisi, bilir, lâkin kabul etmez. İkincisi, yakîni var, lâkin itikadı yoktur. Üçüncüsü, tasdiki var, lâkin vicdanî iz’anı yoktur.
Sual: Şeytan'ın kalbinde marifet var mıdır?
Cevap: Yoktur. Çünkü, sanat-ı fıtriyesi iktizasınca, kalbi daima idlâl ile telkin; fikri daima küfrü tasavvur etmekle meşgul olduğundan, kalbinde veya fikrinde boş bir yer marifet için kalmıyor.
Sual: Küfür, kalbe ait bir sıfattır. Kalbde o sıfat bulunmadığı takdirde, zünnar bağlanmasından veya ona kıyas edilen şapkanın giyilmesinden ne için küfür hasıl olsun?
Cevap: Gizli olan umura, şeriat, emarelere göre hükmeder. Hatta illet olmayan esbab-ı zâhiriyeyi illet yerine kabul eder. Binaenaleyh itmam-ı rükua mâni olan bir kısım zünnarların bağlanması ve secdenin ikmaline mâni olan bazı şapkaların giyilmesi, ubudiyetten istiğna ve küfre teşebbüh etmeye emarelerdir. Gizli olan o sıfât-ı küfriyenin yok olduğuna katiyetle hükmedilemediğinden, bu gibi emarelere göre hükmedilir.
Sual: İnzar yapılmadıkça teklif nasıl yapılır?
Cevap: İnzar yapılmadığı takdirde teklif de yapılmazsa, adem-i tecziyelerine bir hüccet olur. Zira, “Biz ne yapalım. Ne tebligat yapıldı ve ne tekliften haberimiz var” diye mücazattan kurtuluşlarına bir medar olur.
Sual: Cenab-ı Hakkın onların küfür ve temerrüdlerinden yaptığı ihbar, onların imana gelmelerini imtina derecesine çıkarıyor. Mümteni ve muhal bir şey teklif edilir mi?
Cevap: Cenab-ı Hakkın ihbarı, ilmi ve iradesi, sebepten kat’-ı nazarla, yalnız küfürlerine taallûk etmez; ancak ihtiyarlarıyla küfürlerine birlikte taallûk eder. Bu ise ihtiyarlarını nefyetmez ki, teklif-i bilmuhal olsun. Bu bahsin tafsilâtı gelecektir.
Sual: İman etmeyeceklerini ifade eden لاَ يُؤْمِنُونَ ve emsali ayetlere, onları iman etmeye davet etmekten, adem-i imana iman çıkıyor. Bu ise, muhal-i aklîdir?